Röportaj: İshak Polat-Yüksel Polat / Konuyla alakalı akademik çalışmalar yürüten ve aynı zamanda bir çiftçi olarak sahadaki durumu yakından gözlemleyen Hacıkamiloğlu; pamuk üretiminde yaşanan sıkıntıların Şanlıurfa ve Türkiye ekonomisine vereceği zararlara ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Öncelikle pamuğun Türkiye ekonomisi ve tarımı açısından stratejik önemi nedir? Pamuğu değerli kılan etkenler neler?

Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörlerin başında tekstil sanayi geliyor. 30 Milyar Dolarlık ihracat yapan bir sektörün ana hammaddesi pamuk. Türk tekstil sanayinin ihtiyaç duyduğu pamuğun üretiminde yeterli rekolteye sahip değiliz ve maalesef biz ihtiyaç duyduğumuz pamuğu dışarıdan ithal ediyoruz. Nereden ithal ediyoruz; en başta ABD, Hindistan, Brezilya ve Yunanistan'dan. Tekstilden yağ sanayine, yem üretiminden savunma sanayine kadar birçok sanayi alanında ihtiyaç duyduğumuz pamukta kendi üretimimiz olmasa ithal etmek durumunda kalacağız ve bu durumda stratejik açıdan ülkemizi ve ülke ekonomisini önemli bir çıkmaza sokacaktır. Pamuk üretiminden mamul haline gelene kadar on binlerce çiftçi, tekstil işçisi, sanayici pamukla geçimini sağlıyor. İşte pamuk bundan dolayı Türkiye için vazgeçilemez stratejik bir üründür.

Geçtiğimiz günlerde pamuktaki zarar ile ilgili olarak kamuoyuna açıklamalarda bulundunuz. Bu yıl Pamuktaki zarar neden kaynaklandı?

Pamuktaki zararın başlangıcı 2017 yılında pamuk üretimindeki tohum, mazot, ilaç gibi girdi maliyetlerinin yükselmesi ile başladı. 2017 Yılındaki kütlü pamuk satış fiyatı kilogram başına 3 TL idi. 2018 yılında girdi maliyetleri yüzde 40-50 civarında artmasına rağmen kütlü pamuk satışı kilogram başına 3,2 TL olarak belirlendi. 2017 yılı ve özellikle 2018 yılı, pamuk üreticisi için karlı bir yıl değildi. Bütün bu olumsuzluklara rağmen çiftçimiz yine pamuk ekimine devam ederek, 2019 yılının yağışlı geçmesi neticesinde ekime çok geç başladı.

YAĞIŞLARDAN DOLAYI EKİMİN GEÇ BAŞLAMASI ÇİFTÇİNİN MALİYETLERİNİ CİDDİ ORANDA ARTIRDI

Ekimin geç başlaması maliyet ve masrafların artmasına yol açtı. Aynı zamanda ekimin geç başlaması sebebiyle birçok zararlı haşere ile karşılaştık. Bunlardan bir tanesi prodenya idi. Bu zararlı, bizim beklediğimizden zamandan önce karşımıza çıktı. Pamuk bitkisinde biyotik ve stres oluştu. Çiftçiler bununla mücadele ederken, Ağustos ayı içinde sebebini bilemediğimiz bir nedenden ötürü kozaların içi boş kaldı. Özetle; Geç ekimden dolayı ortaya çıkan zararlılar ve Ağustos ayında yaşanan bu olay neticesinde özellikle Şanlıurfa merkez olmak üzere GAP Bölgesindeki illerde hatta Çukurova'da bile pamukta beklenen verim elde edilemedi.

Şanlıurfa için bu zararın boyutları nedir? Herhangi bir hesaplamanız var mı?

Bu yıl pamukta yaşanan afetler neticesinde pamuk rekoltesi yarı yarıya düştü. Şanlıurfa'da ve bazı pamuk üretimi yapılan bölgelerde üretim dekar başına 450-500 kilogramdır. Ama maalesef bu yıl rekolte dekar başına 120-150 kilograma kadar düştü. Geçmiş rakamlara baktığımızda ve Şanlıurfa'da üretim yapılan alanlara (2 milyon dönüm) böldüğümüz zaman Şanlıurfa çiftçisinin zararı en az 2 Milyar TL 'dir. Şimdi bu hesaplar ışığında çiftçi; mazot, ilaç, gübre gibi girdilerini nasıl karşılayacak? Bunun yanı sıra önümüzdeki yılın ekimini nasıl yapacak, bir yıl boyunca masraflarını nasıl karşılayacaktır?

BU YIL, URFA'DAKİ PAMUK ÜRETİMİ YARI YARIYA AZALDI

GAP Bölgesi'nde yer alan iller, Türkiye'de üretilen pamuğun yüzde 68'ini üretiyor. Şanlıurfa ise tek başına Türkiye'de üretilen pamuğun yüzde 45'ini üretmekte. Maalesef Türkiye pamuğunun yarısını üreten Şanlıurfa'da belirttiğimiz sebeplerden ve afet olarak nitelendirdiğimiz bu durumdan dolayı bu üretim yarı yarıya azaldı. Pamuk üretimi ve destekleme neticesinde bu paranın Şanlıurfa'ya girmemesi hem çiftçiyi hem de esnafı dolayısıyla tüm Şanlıurfa ekonomisini çok büyük sıkıntıya sokacaktır.

Zarardan dolayı çiftçinin Hükümetten beklentileri nelerdir?

Ortaya çıkan bu beklenmedik durum sel, deprem ve yangın gibi bir afettir. Yağışlardan ve atmosferik bir durumdan dolayı rekolte yarı yarıya düşmüştür. Çiftçinin Hükümetten beklentisi ise bu durumun afet kapsamına alınarak zararının telafi edilmesidir. Bakın sel felaketi sonrasında Ordu'da fındık üretiminde 250 tonluk bir zarar söz konusu oldu. Tarım ve Orman Bakanımız hemen oraya gitti ve bu zararın karşılanacağını dile getirerek çiftçilere ödenmek üzere 6 milyon TL'lik bir ödenek hazırlandığı müjdesini verdi. Şanlıurfa ve GAP Bölgesindeki pamuk üreticisinin de beklentisi bu şekilde bir bütçe ile zararlarının karşılanması ve borçlarının ertelenmesidir.

Pamuk üreticisinin karşılaştığı diğer sıkıntılar nelerdir?

Öncelikle girdi maliyetlerimiz çok yüksek. Türkiye, en pahalı mazot fiyatlarına sahip ülkelerin başında geliyor. Bunun yanı sıra tohum, ilaç, gübre fiyatlarımız da yüksek. Enerji, sulama maliyetleri ha keza. Bakın çiftçi zararlılarla mücadele ederken bir sürü ilaç kullanmak zorunda ve bu ilaçların çoğunu da başka ülkelerden ithal ediyoruz. Dışarıya dünya kadar döviz ödüyoruz. Bir diğer sıkıntı çiftçinin GDO'lu pamuk üretimine izin verilmemesi. Halbuki ithal ettiğimiz bütün pamuklar GDO'lu. Çiftçimize GDO'lu pamuk üretimi için izin vermiyoruz ama GDO'lu pamuk ithal ediyoruz.

Kamuoyunda çiftçinin aldığı desteklemeler ile ilgili belirli algılar var. Sırf desteklemeden dolayı pamuk ekildiği veya desteklemenin gereksiz olduğu yönünde. Sizin bu konudaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?

Bu algı tamamen yanlış. Ülkenin bu ürüne ihtiyacı varken ve başka ülkelerde çiftçi bu konuda desteklenirken böyle bir algının gerçekle ilgisi yok. Devlet ABD'nin çiftçisine verdiği fiyat üzerinden bize de girdilerimizi sağlasın bizde destekleme almayalım. Yani birileri çok ucuza pamuğu üretirken bizde maalesef maliyet yüksek. Çiftçimiz pamuğu fabrikaya götürdüğünde ABD fiyatlarına göre satmak durumunda kalıyor. Yani pahalı üretip ucuza satmak durumunda kalıyor. Çiftçimiz bu şartlarda ayakta kalmaya çalışıyor.

Çiftçimizi pamuk üretmekten vazgeçerse veya başka ürüne yönelirse durum ne olur?

Sorunuz için çok teşekkür ediyorum. Taşı tam gediğine oturttunuz. Diyelim ki çiftçi pamuktan vazgeçti. Birincisi bir sürü çırçır fabrikası, iplik fabrikası, kumaş ve tekstil fabrikası durur. Tekstil sektörüne bağlı bütün fabrikalarda binlerce işçi, işsiz kalır. Şanlıurfa ve Türkiye bazında (Şanlıurfa da 20 bin çiftçi Türkiye genelinde 80 bin çiftçi pamuk üretimi gerçekleştiriyor) belki binlerce çiftçi tarımı bırakacak, bırakmak zorunda kalacak. Ama en tehlikelisi tekstil sektörünü ayakta tutmak için biz ABD'den Yunanistan'dan pamuk ithal etmeye devam edeceğiz. Pamuk öyle bir bitki ki her yerde yetişmiyor. Halbuki bizim iklimimiz buna uygun. Allah bize su vermiş, toprak, güneş vermiş. Niye üretmeyelim. Bazıları dışarıdan saman ithal ediyoruz diye ver yansın ediyor. Daha stratejik ürünü yetiştirmek, daha karlı ürün yetiştirmek varken bu ürünlere yönelmek neden. Bakın bir ton pamuk bir cep telefonu kadar para etmiyor. Keşke daha teknolojik ürünlere yönelebilsek, onları üretebilsek. Bilmem derdimi anlatabildim mi? Bu mantığı bilmek lazım.

Özellikle Şanlıurfa özelinde ilgililerin ve yetkililerin tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kişileri tenzih ederek söylüyorum; maalesef bu konuda ilgili ve yetkililer sınıfta kalıyor. İlgili ve yetkili kurumlarımız, siyasilerimiz çiftçi ile sürekli irtibat halinde olup, sorunları yerinde görüp bunları ilgili makamlara iletirlerse inanıyorum ki Cumhurbaşkanımız, Tarım ve Orman Bakanımız gerekli adımı hemen atacaktır. Çünkü tarım konusu asla ihmal edilecek bir konu değildir.

Türk tekstil sektörünün ne kadar pamuğa ihtiyacı var? Üretimiz ve ithalatımız ne kadar?

Tekstil sanayimizin yıllık ortalama 1,5 Milyon ton lif ihtiyacı var. Bunun 700-800 bin tonunu Türkiye kendisi üretiyor, geriye kalanın ithal ediyor. Hangi ülkelerden ithal ediyoruz; yüzde 40-43'lük kısmını ABD'den sonra Brezilya'dan, Hindistan ve Yunanistan'dan ithal ediyoruz. Eğer siz ülke ekonominiz için katma değeri yüksek stratejik bir ürünü yetiştiremezseniz, yetiştirene destek vermezseniz ülkenizin geleceğini tehlikeye atmış olursunuz. Dolayısı ile başka ülkeler bu tür stratejik ürünlerde çiftçisine yüksek miktarlarda destek veriyor ve üretimi teşvik etmek için girdi maliyetlerini düşürüyor. Bizim pamuktan vazgeçme gibi bir lüksümüz olamaz.

Hükümetin bir pamuk politikası yok mu?

Sanki Türkiye'nin pamuk üretiminin azaltılması gibi bir durum sezinliyoruz. Bu sonuca nasıl ulaşıyoruz; yıldan yıla ekilen pamuk alanlarına baktığımız zaman git gide azalan bir miktar söz konusu. Stratejik bir ürün olan pamuk bitkisinin Türkiye'de üretim alanı 1961 yılında 649 bin hektar iken 2017 yılında bu alan 501 bin hektarlık bir alana düşmüş.

PAMUKTA, SİSTEMATİK ŞEKİLDE İTHALATA YÖNLENDİRME VAR

Nüfusumuzun artış hızı, sanayimizin gelişme hızı ve pamuğa olan ihtiyaç göz önüne alındığında sanki sistematik bir geri gidiş ve ithalata yönlendirme var gibi. Bugün dünyada en büyük pamuk üreticisi Çin ikincisi Hindistan, Üçüncü sırada ABD var. ABD pamuk üreticisine pamuk fiyatının yarısı kadar destekleme veriyor. Dünya Ticaret Örgütü bazında anlaşmalar var. ABD ürün bazında destekleme verdiği için Brezilya ABD'yi şikayet etti. Bu sebeple ABD, Brezilya'ya her yıl 300 milyon Dolar destek veriyor. Böylesi durumlar söz konusu olunca sanki ithalata daha çok bağımlı hale geliyoruz gibi bir tablo karşımıza çıkıyor. Bu konuda elimizde bilimsel bir çalışma yok ama yapılan uygulamalar bu yönde bir tablo ortaya çıkarıyor.

Sizin çözüm önerileriniz nelerdir?

Hiçbir çiftçinin ektiği alanlardan zarar etmek istemesi gibi bir anlayış içerisinde olması mümkün değildir. Bizim çözüm önerimiz şudur; desteklemenin mekanizması ve ruhu yanlış çalışıyor. Devletimiz girdi maliyetlerini düşürürse, çiftçinin rekabet gücünü artırırsa zaten desteklemeye ihtiyaç kalmaz. Yani biz girdi maliyetlerinin düşürülmesini istiyoruz. Tarım politikaları konusunda çiftçinin önünü açacak bir kurulun olması gerekiyor. Var olan kurullar senede 2 kez toplanarak çiftçinin sorunlarını çözemez. Çiftçi ile sürekli irtibat halinde olabilecek, çiftçinin önünü açacak kurullara ve politikalara ihtiyaç var. Çiftçimiz her alanda devletimizin desteğini yanında hmeli.

Mübadele konusu çiftçiyi nasıl etkileyecek?

Çiftçiyi çeşitli ürün ekimine zorlayacak mübadele sisteminin hiçbir mantığı yok. Ülkemizin yüksek katma değer üretecek ürünlere ihtiyacı var ve bu konuda pamuğun alternatifi yok. Sizin bu hammaddeye ihtiyacınız var ve bunu eken çiftçiyi başka ürün ekmeye zorluyorsunuz bunun mantığını bilen var mı? Evet; toprağın gücünü koruması için mübadeleye ihtiyaç var. Ama çiftçi bunu zaten yapıyor. Özetle stratejik ürünler konusunda ihtiyaç duyduğumuz ürünleri üretelim ve bu konuda 'Neler yapılabilir' i konuşalım.

Bütün bu anlattıklarınız ışığında pamukta tehlike çanları çalıyor diyebilir miyiz?

Bırakın tehlike çanlarını artık çan bile parçalandı. Eğer çiftçimizin bu sıkıntıları çözülemezse özellikle Şanlıurfa'da çiftçi borçlarından kaynaklanan önemli sıkıntılar ortaya çıkacaktır. Hele hele Allah göstermesin gelecek sene de böyle bir afet olursa bu sıkıntıların boyutu çok daha vahim sonuçlar doğuracaktır.

Eklemek istediğiniz başka bir konu var mı?

Öncelikle duyarlı gazetecilik örneği gösterdiğiniz için size ve GAPGündemi ailesine teşekkür ediyorum. Eklemek istediklerime gelince; Dilimizin döndüğü kadar pamuk ve pamuk üretiminin ülkemiz ve Şanlıurfa için önemine değinmeye çalıştım. İnşallah en kısa sürede bir Şanlıurfa'da Uluslararası Pamuk Araştırma Enstitüsü kurularak bölgede modern pamukçuluğun önü açılır. İnşallah Ülke çapında bir Pamuk Konseyi kurularak ülkemizin pamuk politikası oluşturulur ve son olarak ta inşallah yaşanan bu afet neticesinde çiftçimizin mağduriyeti giderilir. Son söz tekrar teşekkür ediyor, tüm Okuyucularınıza, çiftçilerimize en kalbi duygularım ile hürmet ve saygılarımı sunuyorum.

ÖMER HACIKAMİLOĞLU KİMDİR

1964 yılında Şanlıurfa'da doğdu. Ziraat Yüksek Mühendisi Ömer Hacıkamiloğlu 1987 Ankara Üniversitesi ziraat Fakültesinden mezun oldu. Harran Üniversitesinde 20 yıldan bu tarafa Öğretim Görevlisi olarak hizmetine devam eden ve Kanada'da özellikle mercimek üzerine yaptığı çalışmalar ile bilinen Hacıkamiloğlu, 1987 yılından bu yana mesleki kariyerinin yanı sıra çiftçilik yapmakta, aynı zamanda Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Anabilim dalında Pamuk bitkisi üzerine Doktora çalışmalarını sürdürmektedir.