RÖPORTAJ: TUĞBA POLAT

-Siverek’te Koçali Baba’nın türbesinin önünde, Koçali Aymaz bey ile birlikteyiz. İsminiz acaba Koçali Baba’dan mı geliyor?

-Evet. Benim iki abim vefat edince; annem buraya geliyor, dilekte bulunuyor. Bir süre sonra ben dünyaya geliyorum. Annem de bunun üzerine ismimi Koçali koyuyor.

-Koçali Baba Türbesinin hikayesini sizden dinleyebilir miyiz?

-İslam orduları Siverek’i fetih edip, Diyarbakır’a giderken; Koçali Baba ile Cerrah Baba’yı burada bırakıyorlar. Dönüşte geldiklerinde Koçali Baba ve Cerrah Baba’nın şehit edildiklerini görüyorlar. Siverek’e gömülüyor naaşları. Koçali ismi, Siverek’te çok yaygın olarak kullanılır.

-Koçali Aymazı tanıyabilir miyiz?

-Ben 1947 Siverek doğumluyum. Altı çocuğum var. Yıllarca serbest muhasebecilik, devlet memurluğu yaptım. 30 Ekim 1990 Siverek’i İl Yapma ve Kalkındırma Derneğini kurdum. Siverek’in il olma hakkının geri verilmesi ve her türlü kalkınması için 37 yıldır çalışıyorum.

-Kendinizi Siverek sevdalısı olarak tanımlıyorsunuz. Bir dernek kurmuşsunuz. Dernek olarak faaliyetleriniz nelerdir?

-Siverek’in gelişmesi, kalkınması, çağdaş kentler arasında yer alması konusunda önemli çalışmalar yaptık. Bugüne kadar ülkeyi yöneten; cumhurbaşkanlarından, başbakanlardan, başbakan yardımcılarından, bakanlardan, milletvekillerinden, parti başkanlarından 46 söz aldık.

1994’te Siverek karayoluna “Siverek iline ‘hoşgeldiniz’, ‘güle güle’” şeklinde ışıklı tabela asmıştık. Siverek’te Meslek Yüksek Okulu kurulması için 1993 yılından itibaren Harran Üniversitesi rektörlüğü ile çeşitli görüşmeler yaptık. Bu görüşmeler sonucunda okulumuzu açabildik. Siverek’te 1996 yılında kurulan Siverek Uygulamalı Bilimler Fakültesinin gelişmesi için elimizden geleni yaptık. Hala da ilgilenmeye devam ediyoruz.

Siverek’te işitme engelliler okulunun açılması için dört yıl mücadele verdik ve açılmasını gerçekleştirdik. Turizm için ise 2010 yılında ‘Saklı Cennet Takoran Vadisi’ ile ilgili projeyi hazırladık. Deniz bey ve Rıfat Mertoğlu ile Fırat’ın turizme açılması için çok çalışmalar yaptık. İstediğimiz seviyeye gelmese de en azından güzel mekanların tanıtımını yapabildik.

1996 yılında Siverek için verilen sözleri yerine getirmeyen 13 siyasetçiye maddi-manevi tazminat davası açtık. Dava 2 yıl kadar sürdü. Davayı kaybettik. Davayı kaybedeceğimizi zaten biliyorduk. Günümüzde bile yargının bağımsız olduğunu söyleyemezken, o zaman da aynı sıkıntı mevcuttu. Davayı kaybedeceğimizi bildiğimiz halde açtık. Kaybettiğimiz taktirde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuracağımıza dair planlamamızı yapmıştık. Fakat biz, siyasetçilerimiz ’’söz verip tutmadı ‘’demeyi kendimize yediremediğimiz için başvurmadık.

-Siverek’in il olması neden bu kadar önemli?

-Siverek 1926 yılına kadar zaten il idi. 1926 yılında Teşkilatı Mülkiye Kanunu çerçevesinde ilçe yapılan 10 ilden birisi de Siverek’ti. İlçe yapıldıktan sonra sürekli göç vermeye başladı, gelişemedi, kalkınamadı.

İl olma hakkımızın iade edilmesi aynı zamanda bizim kanuni hakkımızdır. Şuan Siverek’in nüfusu 270 bin ama 700-800 bin Siverekli Türkiye’nin birçok bölgesine ve dünyanın farklı coğrafyalarına dağılmış durumda. Burada bir türlü istenilen gelişmeler sağlanamadı.

Urfa iline bağlıyız. Urfa’nın binlerce yerleşim birimi var. Ama maalesef bize hizmet getiremiyorlar. Hele birde Büyükşehir olunca bizim anamızı ağlattılar. Bizden aldığının dörtte birini bize iade etmiyor. Karaköprü, bir köy bile değildi. Şimdi ise koca bir şehir oldu. Siverek ise yerinde sayıyor. Ödediğimiz bütün vergilerle, devlet bütçesiyle Urfa merkeze yatırım yapılıyor.

-Aslında Siverekliler olarak birbirinize nasıl bu kadar bağlı olduğunuzu sormayı düşünüyordum. Fakat anlattıklarınızdan sonra aslında iç yüzünün böyle olmadığını, hemşerilerinizin sizin kadar bu davaya bağlı olmadığını anladım. Doğru mu?

-Kesinlikle. Mesela MHP Lideri Devlet Bahçeli de Sivereklidir.

-Öyle mi bunu bilmiyordum.

-Tabi. Onların kökeni burada. Fetahlı Ailesi, Siverek’ten göç etmişler. Bir kolu Karadeniz, bir kolu İç Anadolu bir kolu ise Akdeniz bölgesine.. Sayın Bahçeli ise göç eden Akdeniz kolundan. Biz 2020’de makamına giderek kendisiyle görüştük.

O sıralar Cumhurbaşkanlığı seçimi konusu vardı. ‘’Seçimlerden sonra gündeme getireceğini’’ söyledi. Maalesef söylediği gibi olmadı.

Siverekli binlerce iş adamı, siyasetçi var. Ama maalesef gittiler. Siverek’le bir ilgileri kalmadı. Aradan uzun yıllar geçmiş. Yabancı hanımlarla evlendiler bağları iyice koptu. Çoğu çocuklarını bile bir kez getirmemiş. Dolasıyla bu konu umurlarında değil.

-Peki siz neden bu kadar uğraşıyorsunuz?

-Burası benim memleketim. Ben burada doğdum, büyüdüm, yaşıyorum. Her şeyim burada. Burası benim anavatanım. Buraya borçluyum. Buranın haklarını korumak zorundayım. 37 yıldır ben bunun için çalışıyorum. Siverek benim aşkım, sevdam.

- Siyasiler sizlerin beklentilerine cevap vermiyor. Peki sizin Sivereklilerden beklentileriniz nelerdir?

Davamıza sahip çıkmaları. Siverek’i İl Yapma ev Kalkındırma derneğimiz hala aktif. Derneğimize üye olup maddi-manevi yanımızda olmaları isteğimizdir. Kısacası birlik beraberlik içinde Siverek’in hakları için mücadele etmemiz temennimizdir.

-Bu kısa sohbetimiz için Koçali Aymaz’a teşekkür ediyoruz. Sivereklilerin onu bu ulvi mücadelede yalnız bırakmayacağına inanıyoruz..