Biz meraklı bir toplumuz. Kimileri tarafından seslendirilen bazı söylemlerin merakı bizi sarar, onu sahiplenir cazibesine kapılıp tekrarlarız. Bazı açıklamaların, meraklı söylemlerin doğrusunu söylemekten sakınanların da varlıkları bilindiğinden “adaletin karşısında susan dilsiz şeytandır” özlü söze tekrarlanır. Riyakârlık bu ya, söylenen söz hükmedenlerden birilerinin yanlışını deşifre edecekse “neme lazımcılık” oluşur. Konuşursak suçlu görüleceğimiz endişesiyle “bana ne” deyip o merakımızı bastırırız. Bunu Roboski de yaşananlardan ziyade “Roboski ne demek” merak sanki “isme bak tam da layığını bulmuş” gibisinden. Roboski ve nedenlerini kısaca hatırlayalım. Roboski Köylüleri yoksul ve yaşamlarını kaçakçılıkla idame ettiren bir köy halkı. Kaçakçılık milyon dolarlarla yapılınca suç değil. Ama ekmek parasına yapılırsa sonu ölüm olduğunu bir kez daha gördük. 28 Aralık günü Roboskili Kürtler Devleti uçakları tarafından bombalanması sonucu 34 kişi öldürüldü. Devlet Roboski Köylülerinin kaçakçılık yaptığını yıllardır biliniyordu. Çoğu zaman da bu kaçakçılığa göz yumulduğu da aşikar idi. 1980 yılı ortalarında hele ki bazı köylerin ve köylülerin ortalarından itibaren “köy koruyucusu” statüsüne kavuşunca, kaçakçılık bir nevi legal hal aldı. Köylülerde korucu olmaları hesabiyle kendilerini imtiyazlı olarak gördüler. Devletin köylüleri kendisine bağımlı hale getirdiği ve denetlediği anlaşılıyordu. Roboski dağların kuytusunda bir köy. Orada yaşayanlarda ülkenin bütünlüğüne Yemen'de, Çanakale'de, serhat boylarında kanı dökülen ve ardından annelerinin, dul kalan eşlerinin gözyaşı döktükleri Kürtlerin torunlarının yaşadığı bir köydür. Aralık ayının 28. günü Roboski katliamının yıl dönümü. Çözüme gidilmese de yıl boyunca Roboski hiç gündemden düşmedi. Gerek politikacılar gerekse de STK nın açıklamaları Roboski de bir zulüm işlendiğini ve bu zulmü işleyenlerin sorumluların bulunması için eylemler düzenlendi, basın açıklamaları yapıldı, hükümet tarafından komisyonlar kuruldu ise de sorumlu, hesap verecek kimse bulunamadı. Son günlerde “Roboski” söylemek bir suçmuş gibi söylenmesine yasak getirildi. Roboski kelimesinin bu güne kadar duyulmamış olması insanlara acayibine gitmektedir. Oysa çevremizde fazlasıyla bu tür bize yabancı kelimeler var, lakin biz bunları Türkçeden birer kelime sanmaktayız. Mesela ilimiz Urfa'da “Lekler Mahallesi'nin” ismi “göller” olarak değiştirildi. Lekler Fransızcada “göl” demektir. Yine ilimizdeki bir semtin adı Miksimor'dir. “Miksi” Kudüs'ü ziyaret etmiş Hıristiyanlara verilen unvandır. “Mor” kelimesi ise “sayın” demek. Yani dilimizde “Sayın Hacı” ya da Hacı Efendi gibi bir tamlama. Bir örnek daha; bir vatandaşın isminin “Doviç” olduğunu gördüm. Merakımdan sordum. Çünkü bu isim daha çok Yugoslav ismine benziyordu. O isim sahibi Arap'tı. “Arapçada horoza “diç” denilir. Adamın yüz şekli horoza benzediği için dedesi “horozumsu” anlamına gelen “Doviç” ismini vermiş. Türkiye'de farklı millet, farklı ırkların varlıkları inkâr edilmez. Dolayısıyla bu insanlar yaşadığı şehir, ilçe, köy gibi yerleşim yerleri, dere, göl, dağ isimlerini kendi dilleriyle vermiştir. Daha sonra bu isimlerin yerine Türkçe isimler verilmiştir. “Kürt Açılımı, Demokratik açılım veya Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi” ismi altında bu isimlerin tekrar iadesi düşünülmekte ise de bu güne kadar daha böyle bir adım atılmadı. Hatta bazı belediyeler tarafından konulan Kürtçe isimlere müsaade bile edilmemiştir. Türkiye'nin batısından bir örnek vermek gerekirse “Ayvalık'taki 36000 kişinin yaşadığı Alibey Adası'nın” ismi önceleri “Cunda” idi “Başkasının karısına, kızına yan gözle bakmak” kısacası “rötgenci” anlamına geldiği söylendiğinden bu isim değiştirilmiştir. Yine bir örnek; Karadeniz'de ki Uzungöl'ün eski ismi “Saraho” değiştirilerek “Uzungöl” olmuştur. halen “Saraho” denilseydi altında bir şeyler mi aramamız mı gerekirdi. Bir yerde olay olmuşsa ne onun isminde suç var, ne taşında, ne toprağında… İnsanları suçlamak anlamında onun isminin yabancılığı ile özdeştirmek doğru değildir. Roboski kelimesine çeşitli anlamlar yüklenebilir. Ancak özü itibariyle Kürtçedir ve iki kelimeden oluşmaktadır. Roboski'nin kelime anlamını o yöreden biri olan Yazar Bedel Boseli den sordum. “Ro” dere anlamını geldiğini “Boski” ise bask; “kenar, dal, kanat, taraf” anlamında olup baştaki “ro” ile ses uyumu olması anlamında söylendiğini ifade etti. “A” sesi daha çok “o” sesine dönüştüğünden “baski” “boski” olup çıkmıştır. Bu da dillerdeki “ağız” yapısıyla ilgilidir. Dolayısıyla “bosk” olmuştur. “i” harfi de yer gösterme, belirleme anlamındadır. Yöremizde de derelere “ro” ismi verilir. Ancak Kürtçenin kurmanca lehçesinde ro sadece cümle içinde kullanılır. Hatta suya kapılıp giden için “bı ro da çu” derken (suyun alıp götürdüğü) ifade edilir. Dere, nehir için Kürtçenin kurmanca lehçesinde “çem” ismi verilir. Daha çok “ro” nehirde “açıktan” ya da “aleni gittiği” nin ifadesidir. Zazaki (dimili) lehçesinde ise özellikle “ro” ismi ile nehirler adlandırılır. Bu kelime ne Rusça, ne başka dilden bir kelimedir. Kelimeden hareketle hakaret edici davranışlara girmek doğru olmamalıdır.