Röportaj: İshak POLAT / TUREB Yönetim Kurulu Üyesi ve Aydın Turist Rehberleri Oda Başkanı Ozan Sayın ile TUREB, Turist Rehberliği ve Şanlıurfa turizmine ilişkin izlenimlerini konuştuk. Dışarıdan bakınca Şanlıurfa'nın turizmine ilişkin Ozan Sayın'ın düşünceleri.

Okuyucularımız içi siz tanıyabilir miyiz?

Ben Ozan Sayın. 1972 İstanbul doğumluyum. Turist Rehberiyim ve aynı zamanda Türkiye Turist Rehberleri Birliği Yönetim Kurulu üyesiyim. Ankara Üniversitesi Turist Rehberliği Bölümü mezunuyum. 1995 yılında Rehberlik Kartımı alıp Turist Rehberliği mesleğine başladım. Halen Kuşadası'nda mesleğime devam ediyorum. 2013 yalında Aydın Turist Rehberleri Odası'nı kurduk. 2018'e kadar Bşk. Yrd. olarak görev yaptım. 2018 yılında da Aydın Turist Rehberleri Odası Başkanlığına seçildim.

Şanlıurfa ziyaretiniz hakkında bilgi alabilir miyiz?

Türkiye Turist Rehberleri Birliği Yönetim Kurulunda denetimden sorumlu Yönetim Kurulu Üyesiyim. Şanlıurfa Bölgesel Turist Rehberleri Odasının bir denetmene ihtiyacı var ve bu konuda Oda Başkanımız Müslüm Çoban ile bir ön görüşme yaptık. Bunun yanı sıra Şanlıurfa'daki turizm destinasyonlarını zamanımız ölçüsünde gezme ve inceleme fırsatı yakalamış olduk.

Turizm sektörünün içerisinde olan birisi olarak Şanlıurfa'ya ilişkin gözlemlerinizi öğrenebilir miyiz?

Şanlıurfa sahip olduğu tarihi, kültürel değerlerinin yanı sıra çok zengin bir mutfak çeşitliliği, Halfeti, Karacadağ gibi doğa varlıkları ile gerçekten de yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekecek müthiş bir potansiyele sahip. Bunun yanı sıra Şanlıurfa şehir anlamında büyümüş ve çok gelişmiş. Modern bir şehir olmuş. 1998 yılında gelmiştim . Bu gelişimde Müslüm Çoban Başkanımız beni Göbeklitepe'ye götürdü. Göbeklitepe müthiş bir yer ve beni çok etkiledi. Bunun yanı sıra Göbeklitepe gibi başka yerlerin varlığı ve bu yerlerin gün yüzüne çıkması Şanlıurfa turizmine çok daha katkı sağlayacaktır. Bir Turist Rehberi olarak şunu söyleyebilirim ki; Şanlıurfa'nın turizm açısından geleceği çok parlak. Bunun yanı sıra Şanlıurfa'nın Peygamberler Şehri olması, Hz. İbrahim'in memleketi olması, Balıklıgöl, Göbeklitepe, yemek, lezzet şehri olması bu şehir için inanılmaz bir değer taşıyor.

Son yıllarda özellikle yerli turist sayısında büyük bir artış gözleniyor. İnsanımızın tatil anlayışı değişiyor mu? Deniz, güneş kum turizminden artık tarih ve kültür turizmine bir kayma var gibi. Ne dersiniz?

Çok güzel bir tespit. 2010'lu yıllardan sonra yerli turizmde adeta bir patlama yaşandı. İstanbul, İzmir, Ankara gibi Büyükşehirlerde yaşayan vatandaşlarımız ülkemizi tanımaya kakar verdiler. Küçük veya büyük acenteler tarafından düzenlenen turlara katılmaya başladılar. Özellikle GAP Bölgesi, Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin gibi şehirler insanlarımızın ilgisini çekmeye başladı. Batı'da Alaçatı Ot Festivali gibi organizasyonlar Ege Bölgesine ilgiyi artırdı. Bunu yanı sıra Karadeniz Turları Karadeniz Bölgesine olan ilgiyi artırdı. Özetlersek; şu an Türkiye'de çok büyük bir yerli turizm hareketi söz konusu. Vatandaşlarımız özellikle hafta sonları bir yerden bir yere turizm anlamında hareket halindeler. Tabi bu turizm sektörü açısından ve insanlarımızın kendi kültürünü, tarihini , coğrafyasını öğrenmesi açısından da çok güzel bir olay.

Tatil ve turizm algımız değişti diyebilir miyiz?

Kesinlikle. İnsanlarımızın tatil anlayışı deniz, kum güneşten çıkıyor ve daha çok tarih ve kültüre yöneliyor. İnsanlarımız farklı bölgeleri gezerek hem o bölgedeki insanlar ile iletişime geçiyor, farklı deneyimler ediniyor. Farklı şeyler öğreniyor ve bunlar çok güzel şeyler. Bunun yanı sıra her bütçeye uygun turların olması da bu turizm hareketinde önemli bir paya sahip. Şunu da ifade etmek isterim ki; Babamın Subay olması dolayısı ile çocukluğumdan itibaren ve Profesyonel Turist Rehberi olmamdan dolayı Türkiye'nin bir çok yerini dolaştım. Tarihi, kültürel, doğal güzellikler ve yemek kültürü açısından öyle mükemmel bir Ülkede yaşıyoruz ki. Nereye dokunsak tarih, kültür, doğa güzelliği var. Artık insanımız bu zenginliğin farkına vardı ve bunu keşfetmek, yaşamak istiyor. İşte son yıllarda yerel turizmin gelişmesi bu yaşama ve keşfetme arzusunun bir eseridir.

Tam burada soralım; böylesi gezilerde turist rehberlerinin önemi nedir?

Tarih ve kültür gezilerinde Odalara kayıtlı Turist Rehberlerinin önemi şurada ortaya çıkar; Eğitim almış, kokartlı bir turist rehberi bölge ile ilgili her türlü bilgiye sahiptir ve bölgenin bütün özelliklerini doğru bir şekilde misafire yani turiste aktarır. Ki bunu yaparken de bir turist rehberine yakışır bir şekilde yapar. Belgeli Turist Rehberi bu işin eğitimini almıştır. İki yıllık veya dört yıllık üniversite mezunudur veya bu işin eğitimini alarak belgesini almıştır. Kısa Turist Rehberi bu işin eğitimin almış donanımlı insanlardır. Nasıl tıp, kimya, inşaat alanında insanlar o branşın eğitimin almışsa turist rehberi de turizm alanında eğitim almıştır ve turiste nasıl davranacağını, nerede reyin anlatılıp anlatılmayacağını, gezilen bölenin tarihi kültürel değerlerini gayet iyi bilir. Onun için belgeli turist rehberleri eşliğinde gezmek katılımcılara da çok önemli ufuklar ve gezi ile ilgili farklı bir lezzet kazandırır.

Kaçak turist rehberlerinin turizme verdiği zarar nedir?

Maalesef kaçak rehberlerin turizmimize çok büyük zararı var. Birincisi; eğitim almadığı için tarihi, kültürü doğru düzgün anlatamaz. Ya da insanları etkilemek için yalan, yanlış bilgileri misafirlere aktarır. Bakın biz belgeli turist rehberleri kazandığımız paranın belki yarısını kitaplara yatırırız. Odalarımız, meslek Birliğimiz sürekli eğitim gezileri, seminerler düzenler. Bilmediğimiz bir bölge varsa biz turist rehberleri öncelikle biz bölgeye gideriz, bilgi alırız, donanım kazanırız ve sonra oraya misafir götürürüz. Ama kaçak turist rehberlerinin böyle bir derdi ve yükümlülüğü olmadığı için herhangi bir eğtim derdi de olmaz ve bu da misafire yansır. Dolayısı ile belgeli bir turist rehberi eşliğinde bir tatile, geziye çıkmak her zaman için misafirlerimiz açısından daha iyi olacaktır.

Kaçak işletmeler, kaçak tur operatörleri, vs. Turizme darbe vuran bu organizasyonlar ile yeterli bir mücadele var mı?

Maalesef kaçak organizasyonlar turizmimize kötü etki eden unsurlar. TÜRSAB, TUREB ve Kültür ve Turizm Bakanlığı üçlü paydaş olarak denetim yapıyor. Türkiye'nin Batı kısımlarında bu denetimler etkili ve etkisi de hissediliyor. Belki Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde pek hissedilmese de önümüzdeki günlerde bu denetimlerin bu bölgelerimizde de etkili olacağını düşünüyorum. Kaçak organizasyonlar hem ekonomiye zarar veriyor, hem misafiri mağdur ediyor. Bakın; eğer bir misafir Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından onaylanmamış bir tesiste kalırsanız ve mağdur olup Tüketici Hakem Heyetine başvurursanız bile mağduriyetiniz giderilemeyecektir. Devletimizin belirlediği yasalar çerçevesinde vatandaşlarımızın aldığı hizmeti sorgulaması gerekiyor. Vatandaşımız bir geziye, tatile çıkmadan önce Seyahat Acentesi onu sigortalamış mı?, Turist Rehberinin çalışma kartı var mı?, kalacağı otel Kültür ve Turizm Bakanlığı veya Belediyeler tarafından belgelenmiş oteller mi? Diye sorgulaması gerekir. Bunları sorgulamadan Ayşe teyzeler, Mehmet amcalar ile çıkılacak organizasyonlarda Allah korusun hiçte istemediğiniz şeyler başınıza gelebilir.

Çatı örgütünüz TUREB'in işlevi hakkında bilgi alabilir miyiz?

Türkiye'de 13 tane Turist Rehberleri Odası var. Turist Rehberlerimizin en çok bulunduğu şehirlerimiz başta İstanbul olmak üzere batı illerimizde. İstanbul'da neredeyse 4 bine yakın Turist Rehberi bulunmakta. Daha sonra Antalya'da 2 bin civarında daha sonra İzmir, Ankara, Nevşehir ve Aydın geliyor. Bunun yanı sıra Bölgesel Odalarımız var. TUREB bu odaların birliği anlamında çatı örgütü ve mesleki anlamda eğitimler, seminerler düzenleyerek hem kayıtlı üyelerimizi mesleki anlamda daha da donanımlı hale getirmek faaliyetlerin yanı sıra denetimler yaparak turizmimize katkıda bulunmak gibi görevleri icra ediyoruz. Bunun yanı sıra TUREB mesleki anlamda Turist Rehberlerinin haklarının korunması, geliştirilmesi gibi önemli görevlerin yanı sıra Türkiye turizminin geliştirilmesine yönelik sorunların ortaya konulması ve çözüm önerileri noktasında da önemli bir görevi yerine getirmektedir.

ŞURO hakkındaki izlenimleriniz nelerdir? Şanlıurfa ve bölgedeki Turist Rehberlerimiz hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?

Şanlıurfa Bölgesel Turist Rehberleri Odası yapmış olduğu çalışmalar ile dışarından çok güzel gözüküyor ve takdir topluyor. İki günlük Şanlıurfa temaslarımda bunu bizzat gözlemleme şansım da oldu. Eğitim çalışmaları düzenlediler, sertifika programı düzenlediler, Şanlıurfa'da ve bölgede denetim çalışmalarını titizlikle uyguladılar. Bu güzel çalışmalarda ŞURO Başkanımız Müslüm Çoban'ın emekleri ve katkıları var. İnşallah ŞURO 'nun üye sayısı artıkça, Harran Üniversitesinden mezun olan arkadaşlarımız da sektörün içerisine katıldıkça ŞURO'nun gücü ve etkinliği daha da artacaktır diye düşünüyorum.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından 2019 Göbeklitepe Yılı ilan edilmesinin ardından Şanlıurfa'ya ve bölgeye olan ilgi çok arttı. TUREB olarak Şanlıurfa ve Bölgemize pozitif ayrımcılık yapmayı düşünür müsünüz?

Tabikî desteklenir. Zaten Şanlıurfa deminde belirttiğim gibi müthiş değerlere sahip ve doğal olarak ilgi çeken bir ilimiz ve bölgemiz. Bakın kış olduğu halde Şanlıurfa'da gezebiliyorsunuz . Batı illerimizde şu an kar var ve burada hava fena değil. TUREB olarak normal zamanda da kışında bölge turizmine destek veririz.

Eklemek istedikleriniz nelerdir?

Öncelikle ŞURO'ya ve Başkanımız Müslüm Çoban'a ev sahipliğinden dolayı teşekkür ediyorum. Size de Şanlıurfa, bölge turizmi , TUREB ve Turist Rehberliği konularında düşüncelilerimize yer verdiğiniz için teşekkür ediyor, tüm Şanlıurfalılara en kalbi duygularımı gönderiyorum.