Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, 'konuk olduğu Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında kadın gazetecilerin sorularını yanıtladı, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

'Türk Silahlı Kuvvetleri'nde kadınlar fırsat eşitliğinden faydalanabiliyorlar mı?' sorusuna Akar, 'Gayet tabii, bizim silahlı kuvvetlerimiz gerçekten milli, manevi ve mesleki değerlerine çok önem veren bir kurum ve bu kurumsal bütünlük içinde kadınlarımızla olan münasebetlerimiz de son derece ilkeli bir şekilde gerçekleşmekte. Bu konuda ben, hanım kardeşlerimin herhangi bir sorun yaşadıklarını zannetmiyorum.' yanıtını verdi.

Pozitif ayrımcılıkla kadınların daima el üstünde tutulduğunu, tutulmaya da devam edeceğini belirten Akar, 'Silahlı Kuvvetlerimizin mensupları olan subay, astsubay, sivil memur ve işçilerimize, tüm ülkemizdeki analarımız, bacılarımız, kardeşlerimize, özellikle ve öncelikle şehitlerimizin eşlerine ve annelerine saygılarımı sunuyorum. Kendilerine şükranlarımı sunuyorum. Hepsine sağlık ve esenlikler diliyorum.' ifadelerini kullandı.

'Soçi mutabakatıyla İdlib'deki silahtan arındırılmış bölgede ağır silahlar çıkarılmıştı. Son olarak 14 Şubat'ta Soçi Zirvesi'nde TSK'nın devriyesinin ardından İdlib'de Rusya ile ortak devriye yapılması karar altına alınmıştı. Bu kapsamda ortak devriyeler ne zaman başlayacak? İdlib'de ateşkese rağmen rejimin saldırıları devam ediyor. Bölgedeki son durum nedir?' sorusunun yöneltildiği Akar, İdlib'in şu anda hem Türkiye Cumhuriyeti Devleti hem de TSK olarak çalıştıkları önemli konulardan biri olduğunu söyledi.

'Burada memnuniyetle belirtmek isterim ki hem Rusya Federasyonu hem de İran'la bu konuda gerekli koordinasyonu sağlıyoruz.' diyen Akar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu konuda önemli katkılar sağladığını, özellikle 17 Eylül'deki Soçi Mutabakatının imzalanması konusunda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile mutabık kalarak büyük bir felaketin önüne geçtiklerini vurguladı.

Bakan Akar, bölgede 3,5-4 milyon kişinin bulunduğunu, bunların sulh ve sükun içinde yaşamalarında 17 Eylül Mutabakatı'nın çok önemli bir rol oynadığının altını çizerek, şöyle konuştu:

'Oradaki mutabakat çerçevesinde, silahtan arındırılmış bölge var 15-20 kilometrelik. Bu çevrede bizim 12 gözlem noktamız var. Rusların da 10 gözlem noktası var. Bu bölge içindeki aşırı grupların çıkarılması, ağır silahların buradan çıkarılması söz konusuydu. Bu konuda gerçekten Türkiye olarak biz, Türk Silahlı Kuvvetleri, Milli İstihbarat Teşkilatı elemanları, hep birlikte çok yoğun, ciddi bir çalışma yaptık. Oradaki ılımlı gruplarla radikal grupların birbirinden ayrıştırılması gerçekten çok zor bir iş. Bunu hala azimle, kararlılıkla yapmaktayız ve büyük ölçüde bu gerçekleşti. Zaman zaman farklı görüşler de çıksa biz burada yapmamız gerekenlerin büyük ölçüde gerçekleştiğini değerlendiriyoruz.'

'Çok ciddi provokasyonlar olmakta'

14 Şubat'taki zirve sırasında yaptıkları temaslara bağlı olarak, 3-4 Mart tarihlerinde yeni bir metin imzaladıklarını belirten Akar, 'Bugün İdlib'in dışındaki sınır bölgesinde Rusya'nın, silahtan arındırılmış bölgede de TSK'nin devriyesi başlayacak. Aynı zamanda bazı İdlib ve Afrin hava sahasının kullanılmasıyla ilgili bazı tahditler vardı. Bugün itibariyle bu da kalkmış bulunuyor. Burada gerçekten Rusya ile olan iş birliğimiz de bu anlamda son derece gelişmiş vaziyette. Bölgedeki ateşkesin devamı, istikrarın sağlanması açısından bunu önemli bir adım olarak görüyoruz.' dedi.

Burada Türkiye'nin dikkatli olması gereken hususların bulunduğunun altını çizen Akar, şunları kaydetti:

'Çok ciddi provokasyonlar olmakta. Rejim bu konuda çok saldırgan bir şekilde. Siviller, masum insanlar dahil, onlara karşı çok acımasız bir şekilde bombardıman faaliyetlerini sürdürmekte. Biz de bunların durması ve durdurulması için Rusya ile sürekli temas halindeyiz. Önümüzdeki günlerde inşallah bunu da başarmak suretiyle oradaki insanların daha rahat ve huzur içinde yaşamalarını gerçekleştireceğiz. Çünkü burada herhangi bir şekilde bu saldırılar devam eder, göç başlarsa 3,5 milyon nüfusun göçünün sadece Türkiye'ye, Avrupa'ya değil Amerika'ya ulaşabileceğini değerlendiriyoruz. Bunun önlenmesi de bir insanlık görevi.'

Milli Savunma Bakanı Akar, insani yardımların ulaşması, can güvenliğinin sağlanması için çalıştıklarını belirterek, 'Buradaki bizim iş birliğimiz devam ediyor. Radikal unsurların ayrıştırılması için de gayretlerimizi aralıksız sürdürüyoruz. Biz, Rus dostlarımıza da söylüyoruz, bu kolay, basit bir iş değil. Bütün arazide yayılmış vaziyette olan radikal gruplardan bahsediliyor. Mücadelemiz devam ediyor.' diye konuştu.

'Taahhütlerimizin arkasındayız'

Bakan Akar, gelecek günlerde bu bölgedeki şartların daha iyi olması için ellerinden gelen gayreti gösterdiklerini vurgulayarak, şöyle devam etti:

'Burada, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk Silahlı Kuvvetleri milli, manevi ve mesleki değerlerine bağlı olarak, ilkeli olarak faaliyetlerini sürdürmekte. Biz, verdiğimiz taahhütlerin tamamen arkasındayız ve burada hem bölgenin barış ve istikrarı hem bölgede yaşayan insanların rahat, huzur ve güvenliği için hem de ülkemizin hak ve menfaatleri için yapılması gereken neyse, neleri taahhüt etmişsek bunların arkasındayız ve bunların gerçekleşmesi için de gece gündüz var gücümüzle çalışıyoruz.'

'Türkiye, Rusya veya İran ile hava sahası ve devriye konusunda konuşurken, rejimle dolaylı olarak mı haberleşmiş oluyor?' sorusuna Akar, 'Bizim rejimle herhangi bir temasımız söz konusu değil. Görüşmemiz tamamen Ruslarla ve gerektiği zamanlarda İran'la. Dolayısıyla rejime tekabül eden birtakım işler, şunlar vesaire varsa bu Ruslar vasıtasıyla gerçekleşmektedir. Bizim, rejimden en büyük şikayetimiz, ateşkesin bozulması. Ateşkese uymalarını bekliyoruz. Ruslardan rejimi durdurmalarını istiyoruz.' yanıtını verdi.

Rejimin bir bombardımanında 54 bin, bir başka bombardımanında ise 100 bin kişinin bölgede hareket ettiğini belirten Akar, Türkiye'nin gözlem noktaları etrafına çaresizlik içinde gelen insanların yardım istediğini aktardı.

Akar, buradaki insani durumun normalleşmesi, ateşkesin gerçekleşmesi, istikrarın sağlanması bakımından Ruslarla rejime gerekli ikazı, baskıyı yapmaları, gerekli önlemleri aldırmaları için temaslarını sürdürdüklerini kaydetti.

'314 bin 590 kişi evlerine döndü'

Akar, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatları sonucu bölgenin teröristlerden temizlenmesiyle 314 bin 590 kişinin evlerine döndüğünü böyledi.

Bakan Akar, 'DEAŞ'la göğüs göğüse mücadele eden, en radikallerini etkisiz hale getiren tek devlet Türkiye Cumhuriyeti devleti.' dedi.

'Hiçbir etnik grupla problemimiz söz konusu değil'

Akar, 'YPG, PKK, DEAŞ, FETÖ, El Kaide gibi teröristlere karşıyız. Başta Kürt kardeşlerimiz, hiçbir etnik grupla problemimiz söz konusu değil. Kürt kardeşlerimizle hiçbir problemimiz yok. TSK'nın hedefinde Kürtler diye bir şey söz konusu değil. Tamamen yalan. Tek hedefimiz teröristler.' dedi.

'(Güvenli bölge) Orada kim olacak? Türk Silahlı Kuvvetleri unsurları olacak. Burası kesin.' diyen Akar, şunları söyledi:

'Sınırlarımıza bu kadar yakın bir bölgede bir PKK, bir YPG terörist grubunun yaşamasını kendi ülkemiz ve halkımız için bir tehdit, tehlike olarak görüyoruz. Buna da müsaade etmeyeceğimizi muhataplarımıza defaatle söyledik, söylemeye devam ediyoruz.'

Akar, yeni askerlik sisteminin detaylarını açıkladı

Yeni askerlik sistemine ilişkin Bakan Akar, şunları söyledi:

'Üzerinde çok çalıştığımız, olabildiğince modern verileri kullandığımız bir çalışma. Modern, öngörülebilir, TSK'nın ihtiyacını, gençlerin eğitim ihtiyacını karşılayacak noktaya geldiğini söyleyebilirim.

Hem erbaş ve erler hem bedelli olanlar bir ay temel eğitim yapacak. Bunun sonunda bedelliye ayrılanların askerlikle ilişkisi kesilecek.

Yeni askerlik sistemi dağılımı bedelli askerlik, yükümlü erbaş ve erler, yedek astsubaylık, yedek subaylık ve dövizli askerlik şeklinde olacak.

1 ay temel eğitime müteakip lise mezunu ve altı gençler 5 ay kıtada görev yapacak. Bunun sonunda erlere 'kalmak ister misiniz' diye soracağız.

Gençlerimize askerlik esnasında, askerlik sonrasında ve görevlerini yaparlarken çeşitli imkanlar, destekler de sağlanacak.

Lisans ve lisansüstü eğitim yapan gençlerimiz yedek subay olacaklar. 2 ay temel ve sınıf eğitimi alacaklar, 10 ay kıtalarda maaşlı olarak görev yapacaklar ve daha sonra terhis olacaklar. Ama isterlerse subaylığa geçecekler, istek ve ihtiyaç durumuna göre.

Gençlerimiz bir taraftan silahlı kuvvetlerin ihtiyacını karşılayarak ülkemizin ve milletimizin savunmasına katkı sağlarken diğer taraftan kendi eğitim, öğrenim ve mesleki gelişmelerini sağlayabilecekler.

Yedek astsubaylığa geldiğimizde meslek yüksekokulu mezunlarımız yedek astsubay olacaklar. 'Mesleğinden kopma, elektrik, torna, otomobil, kimya, sağlık ne varsa o mesleğinize devam edin, bunun bir karşılığı var' diyoruz. Burada kendilerini yedek astsubay olarak istihdam ediyoruz.

Diyelim ki lisans ve lisans üstü kadrolar doldu, isterse bu arkadaşlarımız yedek astsubay olabilecekler. Bu lisans ve lisans üzeri, meslek yüksek okulu bitiren arkadaşlarımız isterlerse 6 ay erlik yapabilecekler.

Burada esnek bir model uygulamak suretiyle geçişler var. Erbaş, er ve uzman erlerden gerekli kriterleri yerine getirenler astsubaylığa geçebilecek. Astsubaylarımız belli şartlardan sonra subay olabilecek. Dolayısıyla sistem bütünlük içinde sürekli dönecek.'

Milli Savunma Bakanı Akar, yeni askerlik sisteminin detaylarının bugün Milli Savunma Bakanlığı internet sayfasına konulacağını bildirdi.

'Bizim derdimiz kendi ülkemizin, milletimizin, halkımızın güvenliği'

'Güvenlik hiçbir şekilde müteahhite verilemez. Dolayısıyla bizim ülkemizin güvenliği söz konusu olduğu zaman elimizden gelen neyse, yapmamız gereken neyse bunları yapmak zorundayız.' diyen Akar,

'Yeri ve zamanı geldiğinde Sayın Cumhurbaşkanımızın direktifleri doğrultusunda Türk Silahlı Kuvvetleri 'ölürsem şehit, kalırsam gazi' anlayışı içinde ülkesinin, milletinin güvenliği için yapılması gerekeni yapacak.' ifadesini kullandı.

Akar, 'Başta Suriye ve Irak olmak üzere tüm komşularımızın politik bütünlüğüne, siyasi bütünlüğüne, toprak bütünlüğüne son derece saygılıyız. Bizim derdimiz kendi ülkemizin, milletimizin, halkımızın güvenliği.' diye konuştu.

'15 bin 621 kişi TSK'dan ihraç edildi'

FETÖ ile mücadele konusunda Akar, 'Şu ana kadar 15 bin 621 kişi TSK'dan ihraç edildi. Bunların 358'i çeşitli aşamalardan sonra silahlı kuvvetlere döndü. FETÖ'den temizlendikçe güçleniyoruz. Kalanlar büyük samimiyetle kendilerine verilen görevleri büyük bir heyecan, aşk ve şevkle yapıyor.' dedi.

Akar, '(Ankesörlü telefon soruşturması) 3 bin 703 kişi ihraç oldu, 6 bin 486 Türk Silahlı Kuvvetleri mensubunun adli ve idari işlemleri devam ediyor. Ankesörlü telefonlar, büfeden aramalar, bunlarla ilgili kurulan bu ardışık telefon konuşmaları... Bunların hepsi istihbarat kuruluşlarımız tarafından çalışılıyor, tasnif ediliyor, bu tasniflere göre yargı kararını veriyor, yargı kararlarını da eksiksiz uyguluyoruz.' diye konuştu.

'66 bin 568 teröristin etkisiz hale getirildi'

Milli Savunma Bakanı Akar, 1984'ten şu ana kadar 66 bin 568 teröristin etkisiz hale getirildiğini söyledi.

Akar, '24 Temmuz 2015'ten beri 14 bin 800, 1 Ocak 2018'den bugüne kadar 1795'i yurt dışı olmak üzere 2556 terörist etkisiz hale getirildi.' dedi.

'Türkiye, Irak ile Suriye'nin kuzeyinde toplam 17 bin terörist var. 750'si yurt içinde, 3 bini Irak'ın kuzeyinde, 13 bini Suriye'nin kuzeyinde.' diyen Akar, 'Şehitlerimizin tek damla kanı yerde kalmadı, sevdiklerinin gözyaşlarının hesabı soruldu, sorulmaya devam edilecek.' ifadesini kullandı.

Bakan Akar, şunları söyledi:

'Hem Irak'ın kuzeyinde Sinat-Haftanin'de, Metina'da, Zap'ta, öbür taraftan da Avaşin-Basyan'da ve Hakurk'ta, onun gerisinde Gara'da, onun gerisinde Kandil ve Asos'ta yapılması gereken neyse bunları yapacağız, yapmak zorundayız. Niçin? Ülkemizin ve milletimizin güvenliği, egemenliği ve bağımsızlığı için, bekası için.'

Akar, '(Terörle mücadele) Burada herhangi bir şekilde yavaşlayamayız, duramayız. Bunu sonuna kadar götüreceğiz. Sincar devamlı gözetlediğimiz, devamlı takip ettiğimiz bir yer. Mahmur sürekli takip ettiğimiz bir yer.' şeklinde konuştu.

'Bizim S-400 almamız bir tercih olmanın ötesinde zorunluluk'

S-400'lerin ekimden itibaren kurulmaya başlanacağını belirten Akar, şunları söyledi:

'Nerelerde olacağı konusunda Hava Kuvvetleri çalışmaları sürdürüyor.

Bizim S-400 almamız bir tercih olmanın ötesinde zorunluluk. 82 milyon vatandaşımızı korumak ve kollamak zorundayız.

Türkiye artık pazar olmaktan bıktı. Ortak üretim yapacağız, teknoloji transferi yapacağız, biz de üretici olacağız. Dolayısıyla biz de artık geldiğimiz noktanın bilincindeyiz.'

Milli Savunma Bakanı Akar, 'Türkiye'nin tezleri, çok açık keskin şekilde masaya konuluyor. Fakat tamamının anlaşıldığını da söylemek mümkün değil. 10 bin kilometreden gelip de bakıldığında bunun anlaşılması zor oluyor. İçinde olanlar anlıyorlar da anlayanların bunları karar vericilerine iletmelerinde sıkıntılar olabiliyor.' dedi.

'Türkiye, 90'lı yıllardan itibaren ciddi, önemli bir hava ve füze tehdidi altında.' şeklinde konuşan Akar, 'Bunu biz öngördükten ve değerlendirdikten sonra hava sistemlerinin temini ve tedariki için çalışmalar yapıldı ve bunlar 2011'den sonra daha yoğunluk kazandı.' ifadesini kullandı.

'Mili politikalarımız çerçevesinde dün neysek bugün de oyuz. Bunun en tipik göstergesi, NATO'ya karşı sorumluluklarımızı yerine getiriyoruz, NATO Genel Sekreteri de bunu her zaman teyit ediyor.' diyen Akar, şöyle konuştu:

'Suriye krizinin başlangıcında NATO'ya yaptığımız müracaat çerçevesinde Amerika, Almanya, Hollanda'dan bataryalar gelmek suretiyle bizim buradaki güvenliğimize katkı sağladılar. Fakat şunu da gördük, belli bir süre sonra onlar buradan ayrıldılar. Şu anda ülkemizde hava savunmamıza katkı sağlayan bir İspanya var bir de İtalyanlar var. Şunu gördük, bizim mutlaka bunlardan sahip olmamız lazım.' AA