Röportaj: İshak Polat / Eğitimci- Yazar Mehmet Adil Saraç hocamız ile geçtiğimiz günlerde yayınlanan 6 ciltlik ' Urfaca, Urfalıca' eseri hakkında konuştuk. Kendisini 'Urfa Delisi' olarak nitelendiren ve Urfa'ya dair eserler yazmış, konferanslar vermiş Urfa aşığı hocamıza eserine ilişkin sizin için sorduklarımız ve aldığımız cevaplar

Öncelikle 6 ciltlik ' Urfaca, Urfalıca' Ansiklopedik Sözlük ve Urfa Kültürü eseriniz hayırlı uğurlu olsun. Kitabın hazırlık süreci ile ilgili bilgi alabilir miyiz?

Kitabımızın uzun bir hikayesi var. Biz Urfa'nın 12 bin yıllık bilinen tarihine dayanarak çok büyük bir kültür hazinesine sahip olduğunu, bu kültürün oluşmasında binlerce yılın birikiminin olduğunu ve bu kültürün başlı başına bir Urfa Kültürü olduğunu hep dile getirmiştik. Yıllar önce bu kültürü meydana getiren unsurları bir araya getirilerek yazılmasını ve kayda geçirilmesini dile getirmiştik. Ki bu çalışmanın bir kişi tarafından yürütülmesini çor olacağını ve bir ekip halinde konu bölüşülerek çalışılmasını ve en azından 5-6 ciltlik bir 'Urfa Kültürü' kitabının yayınlanması gerektiğini dile getirdik. Fakat Urfa'nın ruhunda olmayan kolektif çalışma ruhu ağır bastı ve maalesef bu çalışma gerçekleşmedi ve hevesim kursağımda kaldı. Daha sonra başka bir şey aklıma geldi ve Urfa ilgili belirlediğimiz konularda maddeler açalım ve ilgili herkes bu konular hakkında yazsın. Amacımız bir bilgi bankası oluşturmaktı. Ki bu binlerce sayfalık bir ve basımında yüklü bir maddi külfet isteyen bir çalışmaydı. Bu arzumuzu dile getirdik ama yine ilgilenen olmadı. Nihayetinde şahsi olarak çalışmaya karar verdim ve 60 yılın birikimini 4 yılda yazıya geçirdim.

Bu çalışma esnasında Urfa dilinde kullanılan 4 bin kelimeyi, maddeyi ansiklopedik boyutta açıkladım. Ki bu açıklamalarımızda kimi kelimelerin anlamını yüzyıllar öncesinde bulduk ve çok yönlü araştırmalarda bulundum. Bilmediklerimi sordum. Çok insandan yararlandım. Gerektiğinde bir kelime için 2 yıl bekledim. Özetlersek bu çalışma çok büyük bir emeğin sonucunda ortaya çıktı.

Bu eserin hazırlanmasında bana katkıda bulunan 10-15 kişiye minnet, 35-40 kişiye ve Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesinin ilgililerine teşekkür borçluyum.

İşte bu 4-5 yıllık çalışmadan sonra bu kitabımız Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi tarafından 1.000 adet basıldı. Maalesef bizim arzumuz ve planımız daha fazla basılarak Türkiye'deki ilgili her yere ulaştırabilmekti ama son çıkan tasarruf tedbirleri kapsamında bütçe ancak 1.000 adete yetti. Bu rakamın 500-600adeti Üniversitelere ve İl Halk kütüphanelerine, Bakanlıklara, gönderildi. Dağıtım konusunda önceliğimiz ilgili yerlere. ( Bundan dolayı taleplerine yanıt veremediğimiz insanlardan özür diliyorum) İnşallah ikinci baskıda gelen diğer talepleri de karşılarız diye umuyorum.

Sizi bu eseri yazmaya iten sebepler neler ve Bu kadar kapsamlı bir eseriniz çıktığı zaman neler hiniz?

Biz Urfa'yı seviyoruz.. Öyle Urfa aşığı falan değil tamamen Urfa delisiyiz. Urfa bizim elimize geçmeyen ütopik sevgilidir. Biz Urfa'nın nesini seviyoruz? Urfa taşı toprağı ile güzel. Urfa insanı ile güzel. Urfa cömertliği, cimriliği, yardımlaşması ile güzel bir şehir. Urfa hatıraları ile güzel bir şehir. Biz bundan dolayı Urfa'ya aşığız.

Bir diğer sebep ise Urfa kültürü 12 bin yıllık bir tarihin süzgecinden süzülmüş bir medeniyete, kültüre sahip. Binlerce yıllık bu kültür artık yok olmaya başladı. Bu kültürün gelecek kuşaklara aktarılması konusunda büyük bir vebal taşıyoruz. Bu vebalin gereği olarak bu eseri kaleme aldık. Bunun yanı sıra son zamanlarda çğ bir ırkçılık başladı. Halbuki Urfa, Türk'ün, Kürt'ün, Arap'ın Ermeni'nin barış huzur içerisinde yaşadığı bir şehir. Dolayısı ile bu kadar ırkın bir araya getirdiği bu kültürü yaşama ve yaşatmak adına, gelecek kuşaklara aktırmak adına bu eseri kaleme aldık.

Hissiyata gelince; Bir eser hazırlamak meşakkatli bir iş. Kitap Bunun tarifi yok. Anlatılamaz. Urfa adına bir şeyler yapabildik ise ne mutlu bize.

Herhangi bir telif ücreti veya maddi gelir aldınız mı?

Hayır. Verseler de almam. Asla bir kuruş talep etmedim. Bütün emeklerim Urfa'ya helal olsun. Benim derdim Urfa. Düşünün bir sevgiliniz var ama konuşamıyor, lalik ( Dilsiz) Biz istedik ki; bu eserimiz ile Urfa'nın dilini çözelim. Önce sevgilimizin dili açılsın. Derdini, sıkıntısını anlatabilsin. İstedik ki global kültür emperyalizmi karşısında dayanak noktalarımız güçlensin.

Eser de toplam kaç bin kelime, deyim, atasözü v.b. var.

Eserimizde yaklaşık 4 bin kelimelik Urfalıca ansiklopedik kelime var. Bunun dışında Eserimizde Urfa'da kullanılan Türkçenin Dil Bilgisini yazdım. İsmini, zamirini, zarfını, edatını, bağlacını, fiilini, fiil bağlacını, ses olaylarını yazdım. Kısacası dile ilişkin ne varsa yazdım. İddia ediyorum ki benim diyen Urfalı bu kitaptan imtihan olsa sınıfta kalır. Aslında bütün bunları Üniversitemizin yapması gereken işler ama ne yapalım bizim gibi adamların eline kaldı.

Eserimizde Urfa atasözleri var. Yıllar önce çıkarttığımız bir kitabımızda 680 Urfa'ya has atasözü bulmuştum. Ama baktım haksızlık oluyor; ulusal olduğu halde Urfa'da da kullanılan atasözlerini de eserimize aldık ve 1.700 atasözü oldu. Daha önce çıkarttığımız bir kitabımızda 1.500 deyim vardı. Bu eserimizde yaptığımız araştırmalar neticesinde 1.000 deyime daha ulaştık ve bunlara da ekledik ve 2.500'e çıktı. Bunun yanı sıra bu atasözleri ve deyimlerin ne anlamda kullanıldığı hususunda açıklamalara yer verdik. Aynı zamanda eserimizde 1.250 mani ve hoyrat var. 550 kadar beddua ve 150 kadar dua var. 150 kadar bilmeceye yer verdik. Özellikle de son yıllarda köyden şehire göç nedeni ile isimleri kaybolan, unutulan 1927 Salnamesinde yer alan 299 köyün, 1938'de çıkan Urfa İl Yıllığında çıkan 331 köyün orijinal isimlerine yer verdik. 1934 Soyadı Kanunundan önce Urfa'da bulunan aile isimlerine yer verdik. ( Mesela Öncel soyadı kullanılmadan önceki bu ailenin ismi Hac İsalar) Bunun gibi bir çok ailenin orijinal isimlerine yer verdik ve bu konuda yaklaşık 500 aile ismi bulduk.

Ve şimdiye kadar yapılmamış bir şey daha yaptık; daha önce Urfa'da yapılmış meslek isimlerine ve açıklamalarına yer verdik.

Velhasıl kelam bütün bu emekler sonrasında ortaya 1.525 sayfalık bir eser ortaya çıktı.

Urfa Kültürünü oluşturan unsurlar nelerdir?

Urfa Kültürü başlı başına herhangi bir kültürden etkilenmemiştir. Urfa kültürünü oluşturan unsunlar arasında Türk, Kürt, Arap, Ermeni kültürü vardır. Çok az da olsa Süryani ve Yahudi kültürü vardır. Urfa kültürü dili, yaşamı, yemeği kısacası bütün unsurları ile nevi şahsına münhasır bir kültürdür.

Sunumuz sırasında global kültür emperyalizminden bahsettiniz. Global kültür emperyalizminin karşısında Urfa kültürünün dayanak noktaları nelerdir?

Urfa bizim için bir aşktır, yaşamdır, öyküdür. Bizzat hayatın kendisidir. Urfa bir çok medeniyetten beslenmiş, bu medeniyetlerin kültüründen süzülmüş bir şehirdir. Bu süreç içerisinde kendi kültürünü, dilini oluşturmuş bir şehirdir. Ama maalesef bu kültür ve dil gün geçtikçe eriyor. Bazıları bu kültürü, dili ' İsotçu Kültürü', ' Beyaz Urfalı Kültürü' diye horluyor. Bu kültürü, dili horladığınız zaman elinizde ne kalıyor? Çocuklarınıza aktaracak ne kalıyor? Köklerinizin Urfalı olduğu ne ile belli olacak? En önemlisi TV ile yayılan global ve emperyal kültürün karşısında ne ile duracaksınız. İşte dil ve kültür global ve emperyal kültürün karşısında en büyük dayanak noktasıdır. Urfa bu kültürü korumak zorundadır. Eskiden Urfa'ya gelen Urfalılaşıyordu. Ama günümüzde nüfusu 2 milyona dayanmış bu şehirde bu kültür, bu kültürün dili kayboluyor. Bizim bunu engellememiz ve tedbir almamız gerekiyor.

Başlı başına dilin önemi nedir?

Dil her şeydir. Özellikle gençlerimiz kendilerini kurtarmak için bir dili iyi bilmeliler. Türk, Kürt, Arap fark etmez öncelikle insanlar kendi dillerini çok iyi öğrenmeliler. Benim verdiğim bir misal var; Bir öğrencim vardı. Fransa'ya gitmişti okumak için. Bana bir mektup yazmıştı; Hocam, Fransızcayı öğrenemedim. Türkçeyi zaten bilmiyordum. Kürtçeyi de unuttum! Bu mektup benim için çok anlamlıdır. Bir insanın dili olmazsa neye yarar. Sevinç, hüzün, öfke, kısacası hayata dair ne varsa dille ifade edersin.

Urfalıcanın korunmasında başta Harran Üniversitesi olmak üzere ilgili kurum ve kuruluşlar üzerine düşen görevi sizce yerine getiriyor mu?

Eserimizi hazırlarken önümüzde 5-6 örnek kitap vardı. Bunlardan bir tanesi Kemal Edip Kürkçüoğlu'nun ' Urfa Ağzı' kitabı idi. Bunu Türk Dil ve Tarih Kurumu basmış. Emin Ergin'in ' Urfa Ağzı Sözlüğü' vardı. Bunu Emin Ergin kendi imkanları ile bastırmış. Benim ' Atasözleri, Deyimler' ' Urfa Şairleri' kitabı vardır. Bunları ben kendi imkanlarım ile bastırmışım. Urfa tarihi ile ilgili ŞURKAV'ın çıkarmış olduğu kitaplar var. Sorunuzun cevabını aldınız mı? Ne Valiliğin, ne İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünün böyle bir niyeti yoktur. Özellikle Belediyelerimize büyük görev düştüğünü düşünüyorum. Üniversitede ise Ekrem Bektaş hocamızın birkaç divan şairimizin kazandırdığı kitaplar var ve kendisine teşekkür ediyorum. Bunun dışında bir tez var ama yetersiz bir tez. Kısacası; Ölü bizim Allah rahmet eylesin.

Urfalıcanın korunmasında yerel basından beklentiniz var mı?

Urfa'nın yerel basının dan bir şey beklemeye hakkım yok. Çünkü onların hangi ekonomik şartlar altında yaşam mücadelesi verdiğini biliyorum. Bu ekonomik zorlukları aşmadan yerel basının bu işe zaman ayıracağını ve morallerinin de olacağını zannetmiyorum.

Hocam, eklemek istedikleriniz nelerdir?

Öncelikle bu röportajdan dolayı size ve gazeteniz GAPGündemi'ne teşekkür ediyorum. 'Urfaca, Urfalıca' adlı eserimizin hazırlanmasında, baskısında ne kadar emeği geçen insan varsa teşekkür ediyorum. Biz haddimizi biliriz. Bilmediğim şeyleri anlatırım. Bilmediğim şeyleri bilmem derim ve susarım. Urfalıca, Urfa kültürünün bel kemiğidir, asli unsurudur. Acizane bizde Urfalıcaya dair elimizden ne geliyorsa bir şeyler yapıp gelecek kuşaklara aktarmak için bir gayret gösterdik. İnşallah gelecek kuşaklar bu konuda daha güzel eserler ortaya koyar ve hatta bizim eksikliklerimizi, hatalarımızı tespit ortaya koyarlar.