Röportaj: İshak POLAT/ İnfak- Der Kurucu Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Ali Parlak ile yardım için gittiği Yemen'i ve bu ülkeye yaptıkları yardım faaliyetlerini konuştuk
Geçtiğimiz ay iç savaşın sürdüğü Yemen'e gittiniz. Gidiş amacınız hakkında bilgi alabilir miyiz?
Bilindiği üzere Yemen'de Müslümanın Müslümanı katlettiği, Amerika, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri gibi zalim ülkelerin taraf olduğu ve bu çatışmayı bizzat veya açık şekilde desteleyerek körüklediği bir iç savaş var. Bu savaş neticesinde binlerce Yemenli kardeşimiz hayatını kaybetti ve yüz binlercesi de evini barkını terk edip başka bölgelere taşınmak zorunda kaldı. Bu taşınma, göç sebebi ile malumunuz olduğu üzere açlıktan, hastalıktan ölümler başladı. Bizlerde bu kardeşlerimize hem durumu yerinde görüp bu mağduriyetin boyutlarını öğrenmek hem de giderken gıda, ilaç yardımı ulaştırabilmek için Yemen'e gittik. Gitmeden önce de İnfak- Der Başkanımız Mustafa Halat'ın öncülüğünde bir bağış kampanyası başlatarak partner kuruluşlarımız Ribat, Ay-Der ile birlikte bir protokol yaparak bağışlarımızı bu STK'ların hesaplarına aktardık. ( Çünkü İnfak-Der olarak biz yerel bir STK'yız ve uluslar arası değiliz) Bu güç birliği neticesinde toplanan yardımları iletmek üzere zahmetli ve dolambaçlı bir yol izleyerek Yemen'e intikal ettik.

Kampanya ne kadar sürdü?
Buna kampanya demek mümkün değil aslında. Biz sadece kendi bağışçılarımıza, etrafımızdaki hayırseverlere bir duyuruda bulunduk. Ama hayırseverlerden büyük bir teveccüh gördü. Ki Lüleburgaz'dan, Alanya'dan telefon açanlar, İstanbul'dan katkıda bulunanlar oldu. Şunu da belirtmekte fayda var; maalesef bölgeye girmeye müsaade etmiyorlar biz vizemizi Kuveyt üzerinden ayarladık ve savaş bölgesi Sana 'ya gidecektik. Gitmeden bir gün önce bize gelmesinler diye haber geldi ama biz gitmek durumundaydık. Çünkü bize çikolata parasını, 50 kuruş harçlığını emanet edenler vardı ve bu emanetlerin ulaştırılması gerekiyordu. Bizim sırtımızda ağır bir yük vardı ve bu yükü ihtiyaç sahiplerine ulaştırmamız gerekiyordu. Bizde rotamızı değiştirerek Sana yerine ülkenin en ücra köşesi olan Seiyun şehrine gittik.

Topladığınız yardımlar nelerdi ve ne içeriyordu?
Yemen'de temel sorun açlık ve hastalık. Bizde bunun için gıda malzemelerinden oluşan yardımlar hazırladık. 2 kğ yağ, 10 kğ şeker, 10 kğ pirinç, 25 kğ undan oluşan bir paketimiz söz konusu idi ve bir koli yardımın maliyet 30 Dolar tutuyordu. Ki gitmeden önce ciddi bir maliyet araştırması yaptık ve 55 Dolara mal olan bir koli yardım paketini biz 30 Dolara mal ettik. Tabi biz bunu üç dernek ortak olarak organize ettik ve yardımlarımızı dağıttık.

Bu yardımları nerede dağıttınız ve kaç kişiye ulaştırdınız?
Seiyun'da 500 ailemize dağıttık. Ama dağıtım yapılan bölgede maalesef adam kaçırma, fidye olayları olduğu için can güvenliği yoktu ve biz buna rağmen Elhamdülillah kazasız- belası bir şekilde dağıtımımızı gerçekleştirdik. Seiyun daki dağıtımdan sonra özel bir izinle başka bölgelere gitmek için abartısız 400 km'lik yolu abartısız 100-150 kontrol noktasından geçerek 10 saate yakın bir süre içerisinde aşarak Mağrip şehrine ulaştık. Sabah namazı sonrasında çıktığımız ve gece yarısı ulaştığımız Mağrip'te planlamamız çerçevesinde üç- dört grup halinde bize bağışlanan emanetleri kendi ellerimiz ile dağıttık. Ki Mağrip'te hastanelere, kamplara, üniversiteye yetimlere, medreselere ulaştık. Mağrip'teki duruma da gelince 300 bin nüfuslu bir şehir çatışmalardan dolayı nüfusu 3 milyona dayanmış ve bu insanların ulaşabileceği hiçbir gıda, ilaç ve temiz su gibi temel ihtiyaçlara ulaşabilme imkanı yok. Biz Mağrib bölgesinde de 5.000 paket gıda yardımı dağıttık. Bunun yanı sıra Cuf şehrinde çölün ortasında suyu olmayan bir kampın bir yıllık su ihtiyacını tankerler ile karşılamak üzere sponsor olduk. Hastanelerin hali çok feci durumda. 200 kişilik hastanede en az 1.000 kişi var ve hastalar yer yokluğundan dolayı ranzaların altında kalmak zorunda. Buralara ilca götürdük. Çünkü ilaç, hijyen namına bir şey yok. Bunun yanı sıra 300 yetim kardeşimizi ziyaret ederek çeşitli hediyeler verdik ve yardımlarımızı ulaştırdık. Cuf denen savaşın en sıcak şekilde yaşandığı şehirde 1.500 kardeşimize gıda paketlerimizi dağıttık. Bu dağıtımdan sonra Üniversiteyi ziyaret ettik. Burada 275 öğrenci olmak üzere öğretim görevlileri dahil 320 kardeşimize 50 Dolar harçlık dağıttık. Ki bu insanlar 6 aydır maaş alamayan insanlar. Bunun yanı sıra 75 tane kurban keserek Yemenli kardeşlerimize dağıttık.

Dağıtımı gerçekleştirdiğiniz bölge Husilerin mi bölgesi yoksa meşru hükümetin bölgesi miydi?
Meşru hükümetin kontrolünde olan bir bölge. Husilerin bölgesi tamamen abluka altında olduğu için oraya erişim imkansız. ( Bilindiği üzere Husiler, İran destekli bir grup ve İran'ın da arkasında Rusya var. Ali Abdullah Salih'in öldürülmesinden sonra bölgede ciddi bir otorite boşluğu oluştu ve Husiler darbe yaparak yönetimi ele geçirdiler. Fakat başını Suudi Arabistan, BAE, İsrail, Amerika, İngiltere gibi zalim ülkelerin kışkırtması ile Müslümanlar bir birini öldürmeye başladı.) Ama bizim dağıtım yaptığımız bölgedeki insanlarda oralardan yanı çatışma bölgesindeki evlerini barklarını terk edip kendi ülkelerinde muhacir durumuna düşen insanlar.

Yemende medyada çıkan haberler ile sizin bizzat şahit olduğunuz durum arasında ne kadar fark vardı?
Yüzde bin fark vardı. Neden derseniz? Yemen'in değişik bölgelerinden gelen insanlar aynı Suriye'de olduğu gibi geride evlerini, işlerini, tarlalarını hatta ve hatta ölülerini bırak gelmişler. Komşuluk yapan, akrabalık yapan insanlar bir birine silah çekmiş ve birbirilerini katletmeye başlamış. Medya bizlere ulaşabildiği görüntüyü, haberi verebilir ama ulaşılamamış o kadar acı ve dram var ki anlatamam. İnsanlar aç ve açıkta, çadır yok, baraka yok, ilaç yok, temiz su yok. Anlatılan ile görünen çok farklı. Kısacası bizim ekranlarda gördüğümüz açlık ve ölümlerin oranı Yemen'de çok daha büyük ve vahim boyutlarda.

Sizce Yemen'de neden iç savaş çıkartıldı ve körükleniyor?
Sorunuz için özellikle teşekkür ediyorum. Fol yok yumurta yok neden bu kadar zalim, Siyonist, haçlı ülke Yemen'de boy gösteriyor? Çünkü Yemen çok önemli bir petrol, doğalgaz, elmas gibi doğal kaynaklara sahip. Tüm Ortadoğu'da olduğu gibi acı, kan ve gözyaşının sebebi yer altı ve yer üstü doğal zenginlikler. Bakın biz Yemen'de iken bilgi sahibi olduk; Amerikan Total firması Yemen'de 50 adet petrol kuyusu açmış ve adeta o kuyuların olduğu yer bir şehir haline gelmiş. Yemen bölgenin en önemli doğal gaz rezervine ev sahipliği yapıyor. Dağlarında önemli miktarda elmas var ve Suudi Arabistan bu mücevheri çıkartıyor. Yani, Yemen önemli kaynaklara sahip ama Afrika ülkelerinde Irak'ta, Suriye'de olduğu gibi emperyalistler o ülkenin sahiplerinin o kaynaklara ulaşmasını, işletmesini istemiyor. Bütün sebep bu.

Türkiye'nin bölgedeki etkisi hakkında izlenimleriniz nelerdir?
Yemen 400 yıl Osmanlı egemenliğinde kalmış bir ülke. Ve Yemenliler Türkiye'ye Osmanlının devamı olarak bakıyorlar ve insanlar Türkiye hakkında çok olumlu düşünceye sahipler. Başka ülkeler orayı sömürürken Türkiye her anlamda buradaki kardeşlerine de sahip çıkıyor. Bundan dolayı Suudi Arabistan ve BAE kendi aralarındaki sürtüşmeyi , çekişmeyi öteleyerek Türkiye'nin bölgedeki ve Yemen'de ki etkisini kırmak için çabalıyor. Türk Dış İşleri Bakanlığı şu an Yemen'e vize vermiyor. Sebebi ise bahsettiğim ülkelerden dolayı oraya gedecek Türkiye vatandaşlarının can güvenliğine yönelik ciddi tehditler. Ama bu engellemelere rağmen Türkiye hem devlet olarak hem de STK'lar olarak oradaki kardeşlerine yardım elini uzatıyor.

Yemenlilerin Türkiye'ye, bizlere bakışı nasıl?
İnanılmaz bir kardeşlik özlemi ile bize, ülkemize bakıyorlar. Hangi insanla görüştüysek, hangi çadıra girdiysek bizleri kucakladılar ve bizlere olan o kardeşlik hislerine gözlerinden okuyabiliyorduk. Payitaht Abdülhamit, Diriliş Ertuğrul dizileri başladığında o gün hayat duruyor mesela. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan için İslam ülkelerinin Halifesidir, temsilcisidir diyorlar ve müthiş bir sevgi besliyorlar. Şunu söylüyorlar; Recep Tayyip Erdoğan gibi birkaç lider daha olsa kimse İslam ülkelerine bu zulmü yapamaz diyorlar. Tabi son yıllarda Türkiye'nin üç kıtada Müslümanlara sahip çıkması Türkiye'ye olan ilgi ve sempatiyi de her geçen gün arttırıyor.

Unutamadığınız bir anı var mı? Bizimle paylaşır mısınız?
Osmanlı bir asra yakın burada hüküm sürmüş. En son 1. Dünya savaşı sırasında buralar Osmanlı'nın elinden çıkmış. Türkiye'den giden insanlarımız Yemen'e gitmişler ve para kazanmışlar. Yemenlilere emanet olarak bırakmışlar. Bu paralar bohçada, paket halinde emanet olarak Yemenli kardeşlerimizin elinde. O emanetleri muhafaza ediyorlar ve dokunmuyorlar. Keşke fotoğraflarını çekseydik te kamuoyu ile paylaşabilseydik.

Yardımların devamı olacak mı?
İnşallah. Bizim orada daha çalışmalarımız bitmedi. Şu an su yardımımız devam ediyor. Bunun yanı sıra bir çadır kent kurma gibi bir niyetimiz var. Bunun startını verdik. Uluslararası çalışma izin olan partner kuruluşlarımız aracılığı ile yardım ve kurban çalışmalarımız devam ediyor.

Hayırseverlerimize bir mesajınız var mı?
Allah tamamından razı olsun öncelikle. Hayırseverlerimiz, bağışçılarımız olmasa bizler Afrika'daki, Arakandaki, Suriye'deki Yemendeki kardeşlerimize, Türkiye içerisindeki ihtiyaç sahiplerine neler ulaştırabiliriz ki? Onlar Allah'ın kendilerine verdiği nimetleri mazlum ve ihtiyaç sahipleri ile paylaşan koca yürekli, merhametli insanlar. Öyle ki kendi iş imkanları, maddi durumları kısıtlı olsa dahi ellerinden ne geliyorsa daha fazlasını veren insanlar. Bir kez daha Allah kendilerinden razı olsun diyorum.

Eklemek istedikleriniz nelerdir?
Yemen'de bir haftalık bir çalışmamız oldu ama inanın gönlümüz, yüreğimiz orada kaldı. Biz nerede bir mazlum varsa orada olmaya gayret ediyoruz. Bu gayretimizi çalışmalarımızı Şanlıurfalılara, kamuoyuna aktardığınız için size ve gazeteniz GAPGündemi'ne teşekkür ediyorum.