İLKHA/ Haliliye Belediye Başkanı Fevzi Demirkol'un talimatıyla, Recep Tayyip Erdoğan Bulvarı üzerinde açılan fırın ile il genelindeki bin 342 çölyak hastasının glütensiz ekmek ihtiyacı ücretsiz olarak karşılanacak.
Pazartesi, çarşamba ve cuma günleri hizmet verecek fırında, hastalara aylık olarak 30 ekmek ücretsiz olarak dağıtılacak.
Çölyak hastaları ve yakınları açılan fırın ile ilgili yaşadıkları sevinci anlattılar.
Çölyak hastalarının gıda malzemelerinin Şanlıurfa'da bulunmadığını ve hastaların bu gıdalara ulaşmasının da çok zor olduğunu belirten İsmail Cafer, belediyenin, çölyak hastalarına sağladığı bu hizmetten dolayı teşekkür etti.
Çölyak hastası bir kuzeninin olduğunu ve köyde oturduğunu ifade eden Cafer, 'Daha önce kuzenimin glütensiz ekmek ihtiyacı vardı. Bazı alışveriş merkezlerinde satılıyordu ama ulaşımı çok zordu. Köyde oturduğu için şehre gelene kadar ekmek tükeniyordu ve mağdur oluyordu. Açılan bu fırından aylık 30 tane ekmek alıyoruz ve hasta gayet rahatlıyor.' diye konuştu.

'Diğer ilçelerde de bu fırınların açılması gerekiyor'
Çölyak hastalığı belirtilerinin başlamasının ardından glütensiz ekmek tüketmeye başladığını belirten Hasan Erdem, glütensiz ekmek üreten özel fırının açılmasını memnuniyetle karşıladığını ifade etti.

'İlçelerde de bu fırınların açılması gerekiyor'
Glütensiz ekmeğe tüm çölyak hastalarının ulaşmasını isteyen Erdem, 'Gelen hastalar burada bazen beklemek zorunda kalıyorlar ama genel itibariyle çok güzel bir çalışmadır. Diğer ilçelerde de bu fırınların açılması gerekiyor. Çünkü ilçeden gelen hasta yakınlarının ulaşım sıkıntıları var. Benim aracım var, gelebiliyorum ama aracı olmayanlar buraya nasıl gelecek? Çölyak hastalığı çok ciddi bir hastalıktır. Türkiye'de var olan bir hastalıktır. Vatandaşlarımız bu hastalığı bilmediği için de gidip tedavi olmuyorlar. İnsanlarımızın bilinçli olup, bu hastalığı araştırmalarını istiyorum.' dedi.

'Cumhurbaşkanımızın bu hastalığın üzerinde durmasını istiyorum.'
Şanlıurfa'da ekmek tüketiminin fazla olmasından dolayı çölyak hastalığının yaygın olduğuna dikkat çeken Erdem, 'Bu hastalık kurtuluş savaşından sonra ortaya çıkmış. Glütenli ekmek yediğimde şişkinlik ve hazımsızlık yapıyor. Herkesin bu hastalıkla mücadele etmesi gerekiyor. Bu konuda özellikle cumhurbaşkanımızın bu hastalığın üzerinde durmasını istiyorum.' ifadelerini kullandı.

'Çölyak hastaları glütensiz malzemelere ulaşamıyorlar'
İki yıldır çölyak hastalığı ile mücadele verdiğini belirten Ahmet Yalçın, ' Şanlıurfa'ya bu yıl geldim ve ilk defa böyle bir uygulama olduğunu gördüm. Çölyak hastaları glütensiz ekmek ve gıda bulamadıkları için çok sıkıntı çekiyorlar. Bu tür hizmetler diğer illerde de yapılmasını istiyorum. Çünkü çölyak hastaları gerek fiyatlardan ve gerekse de bulma konusunda zorluk çektikleri için glütensiz malzemelere ulaşamıyorlar. Bu gibi hizmetlerin olması hastaların glütensiz beslenmesi açısından oldukça faydalıdır.' dedi.

'Neler çektiğimizi ancak yaşayan bilir'
Çocuğu çölyak hastası olan Halit Yılmaztekin ise uygulamadan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, 'Bu hastalıktan ne çektiğimizi ancak yaşayan anlar. Hasta olan benim çocuğumdur. 2 yıldır teşhis konulmuş ama geç teşhis konuldu. Fırından bir somun ekmek alıyorum eve gittiğimde çocuk benden istiyor ama veremiyorum. Bunu ancak bir baba anlar. Diyorlar ki 'Neden çocuğa somun vermiyorsun?' Bilmiyorlar ki aldığım normal somunu çocuğuma veremem. Bunu ancak acısını çeken bilir.' dedi
Çölyak Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı aynı zamanda Şanlıurfa Çölyak Derneği Başkanı olan Hasan Doğan, Türkiye'de 42 derneklerinin olduğunu ve federasyon kurduklarını söyledi.
Türkiye'de resmi kayıtlara göre yaklaşık 98 bin çölyak hastası olduğu bilgisini veren Doğan, Şanlıurfa'da bu sayının bin 342 olduğunu söyledi.
Yaptıkları çalışmalar sonucu çölyak hastalarına belediyeler tarafından her ay 5 kilo glütensiz un ve gıda paketi verildiğini anlattı.
Çölyak hastalığının çok sinsi bir hastalık olduğunu vurgulayan Doğan, 'Hastalık kelimesini kullanmıyoruz ama bir nevi hastalıktık ve alerjidir. İnce bağırsağın villüslerinin düzleşmesidir. Bu villüsler normalde tırtırlıdır ama düzleşmiş. Bu da glütene karşı alerji yapmaktadır. Bu hastalar buğday, arpa, çavdar ve yulaf gibi malzemeleri kullanamazlar. Bu malzemeler kullanıldığı vakit, karın şişliği, hemogram eksikliği, kronik ishal ile kronik kabız olur. Bu hastalar glütene karşı alerjileri olduğu için diyet yapması gerekiyor. Bir çölyaklı hasta diyetini yapmadığı zaman bu hastalık onu ince bağırsak kanserine kadar götürür.'

'Çoğu insan çölyak hastalığının ne olduğunu bilmiyor'
Çölyak hastalarının bilinçlendirilmesi için el broşürü ve kitap bastırdıklarını belirten Doğan, 'Bastığımız bu broşürleri ve kitapları dağıtmaya devam ediyoruz. Bu kitapta çölyak hastalığıyla ilgili bilgiler var. Okumanın da faydası oluyor tabi ki çünkü çoğu insan çölyakın ne olduğunu bilmiyor. Bu kitabı okuduğu zaman neye dikkat etmesi gerektiğini öğrenip ona göre diyetini yapıyorlar.' dedi.

'AVM ve marketlerde glütensiz ürünlerin mecburi olması lazım'
Çölyak hastalığına neden olan 'Glüten' ile ilgili bilgi veren Doğan, 'Glüten, buğdayın içindeki sakızımsı maddedir. Buğday çiğnendiği zaman içinde bir sakız çıkar. O sakız elastik bir şekilde naylona benzer. O maddeyi mide hazmedemez ve bu madde çölyak hastaları için zehirdir. AVM ve market raflarında, glütensiz ürünlerin mecburi olması lazım. Paketlerin veya poşetlerin üstünde 'glütensiz malzeme' yazılması gerekiyor. Çölyaklı kardeşlerimiz, bu poşetlerin ve torbaların üstünde glütensiz yazmıyorsa bunları kesinlikle kullanmasınlar.' dedi.

'En az 4 yıl Hacettepe Hastanesine gidip geldik'
Çocuğunun 15 yıl önce çölyak hastalığına yakalandığını belirten Doğan, 'Bundan 15 yıl önce çocuğum gözlerimin önünde eriyip gidiyordu. Şanlıurfa'da birçok kez çocuk doktorlarına götürdük, hastanede yattık ama çölyak hastası olduğunu fark edemediler. Şanlıurfa'da 15 yıl önce özellikle çocuk gastroloji doktoru yoktu. Oğlumu tedavi eden bir doktor dedi ki, çölyaktan şüpheleniyoruz. Bizi Ankara Hacettepe Hastanesi'ne sevk ettiler. Yaklaşık 10 gün Hacettepe Hastanesi'nde kaldık. Çocuğumuzun hemogramı 3,7'ye düşmüştü. Oradaki doktorlar 'Bugüne kadar neden bu çocuğa çölyak tanısı konulmamış' dediler. Hacettepe hastanesinde çölyak teşhisi konuldu ve çocuğumun düzenli olarak diyetine dikkat ettikten sonra hemogramı gün geçtikçe yükseldi. Çocuğumun çölyak hastalığı bayağı ilerlediği için diyete çok dikkat etmemiz gerekiyordu. En az 4 yıl Hacettepe Hastanesine gidip geldik.' ifadelerini kullandı.

Çölyak Nedir?
Buğday, arpa, çavdar ve yulafta bulunan 'Glüten' adlı proteinin genetik yatkınlığı olan kişilerin ince bağırsakta neden olduğu bir hastalıktır. İnce bağırsağın mideye yakın kısmı demir, çinko, magnezyum, kalsiyum, vitaminler ve proteinlerin emildiği bölgedir. Çölyak hastaları glüten içeren besinler tükettiklerinde bağırsak iç yüzeyinde bulunan parmaksı çıkıntılar (Villüs) düzleşerek emilim yapamaz hale gelir. Böylece beslenme yetersizliği meydana gelir ve ardından hastalık belirtileri ortaya çıkar. Çölyak hastalığı her 100 kişiden birinde görülür. En sık görülme sıklığı 0-20 yaşları arasıdır. İlerleyen yaşlarda hatta 70-80 yaş aralığında bile görülmektedir.

Belirtileri nelerdir?
Hastalığın belirtileri ise; karın şişliği, tedavi edilemeyen kansızlık, kabızlık, tekrarlayan ishal, çocuklarda büyüme geriliği, kusma, sinirlilik, yaşa göre kilo azlığı, ağız içinde yaralar, kas güçsüzlüğü, ciltte kaşıntı ve döküntüler, ergenliğin gecikmesi ve adet düzensizliğidir.

Çölyak tanısı nasıl konur?
Hemogram ve çeşitli biyokimyasal kan testleri (üre, şeker, karaciğer vb. testler) uygulanır. Demir eksikliği ve buna bağlı kansızlık şüpheleri artırır. Bundan sonra hastalığa özel kan testleri yaptırılır. Bu özel testlerin pozitif olması durumunda ya da negatif çıksa bile şüphe devam ediyorsa Gastroentoloji uzmanına sevk olunur. Gastroentoloji uzmanı endoskopi yöntemi ile ince bağırsağı kontrol ederek ve gerekli yerlerde parça (Biyopsi) alır. Ayrıca kemik metabolizma testleri, kemik dansite ölçümü, tiroid testleri, doku tipi tayini gibi tanıyı destekleyici testler uygulanır. Tüm testlerden sonra kesin tanı konur.

Hastalığın tedavisi nedir?
Hastalığın tek tedavi yöntemi glüten içeren tüm tahıl ve ürünlerden uzak durmaktır. Buğday, arpa, yulaf ve çavdar içeren tahıllar yerine pirinç, mısır, kestane unu, patates, soya unu, üzüm çekirdeği unu gibi glütensiz ürünleri kullanmak gerekir. Ayrıca raf ömrünü uzatan kimyasallar, katkı maddeli ürünler, kıvam artırıcı vb. ürünlerden uzak durmak gerekir.