Kamil GÜLER (Şanlıurfa): Yıllardır Urfa'da fuar merkezi yok deniyordu. Belediye olarak bu projeyi üstlendiniz. Şanlıurfa'nın hem tarımına hem turizmine önemli bir katkısı olacak Fuar Merkezi ile ilgili son durum nedir?
Nihat ÇİFTÇİ (Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı): Fuar merkezi dediğiniz gibi birçok sektörü ilgilendiriyor. Şehrin ticareti ve sanayisi için sözleşmelerin, bağlantıların kurulması açısından önemli bir proje. 11 Nisan'da inşallah bitiriyoruz. 11 Nisan'da ilk fuarın açılışını gerçekleştireceğiz.
Yıllardır beklenilen bir proje. Büyük ölçekte de yapılıyor. 80 bin metrekarelik bir sahası var. 24 bin metrekare kapalı alanı var. 650 araçlık otoparkı ile ve son sistemle son teknoloji ile içinde toplantı salonları, hollerin, üst katta dinlenme ve restoranın olduğu bir kompleks proje.
Hedefimiz; Temmuz - Ağustos'da Şanlıurfamız için sıcaktır. Kalan 10 ay için her ay bir fuar organizasyonu yapmak. Gelen taleplere baktığımda da bu kapasiteyi görüyorum. Şanlıurfa bugün 2 milyonluk bir şehir. Bölgeye de hitap edecek. Bu anlamda da bir çekim merkezi olacak. Ticaret yoğunlaşacak. Üretilen tüm imalatları tanımamıza fırsat verecek. Teknoloji, bilimi, tarım sektörünü, tarım imalatını, inşaat sektörünü, inşaat imalatını hepsini takip etmemizi sağlayacak. Kitap fuarını Şanlıurfa'da başlattık. Üçüncüsü bu yıl yine yapılacak. Önemli hizmet verecek diye düşünüyorum.

Tahir GÜLEBAK (Urfanatik): Başkanım geçmişte hepimizin bildiği gibi sanatçılarımız bile derdi ki; susuz Urfam. Memleketimizin Şanlıurfamızın geçmişte en büyük sorunlarından biri sudur. Şuan az da olsa Şanlıurfa'nın kırsalına şu an su sorunu ne durumda su projemiz ne durumda çünkü Şanlıurfa'nın hergün çok büyük bir göç var. Şanlıurfamıza bu göçten dolayı ister istemez su sorunlarını gündeme gelebilir ve Belediyemiz bunlara hazırlıklı mıdır? Özellikle kırsalda daha geçen yıla kadar eşek ile su taşınıyordu. Bu durumda ne durumdayız ?
- Büyükşehir olarak bizim suya bakış açımız şöyle: Bir kere su kaynağı anlamında çok zengin gibi görünüyoruz ama zengin bir ülke değiliz. Zengin bir il değiliz. Bu yapılan bilimsel araştırmalarda da ölçümlerde ortaya çıktı.
Ama Urfa o anlamda biraz şanslı bir il. Özellikle Atatürk Barajının yapılması ile birlikte önemli bir kaynağa sahip oldu. Şimdi bu kaynaktan şuan 3 merkez ilçemiz faydalanıyor. Karaköprü, Haliliye ve Eyyübiye. Ve merkez içme su arıtma tesisi ile bu 3 ilçemizin içme suyu ihtiyacı karşılanıyor. Diğer tüm ilçeler ve kırsalın içmesuyu ihtiyacının tamamı kuyudan sağlanılıyor.
Şimdi bir tarım şehriyiz. Yeraltı tarımsal sulamamız da var. Sürekli yer altı su kaynağını tükettiğimiz için bu kuyuları yönetmek, enerji anlamında kontrol etmek, tesislerin bakım ve onarımını yapmak kolay değil. Biz bir sistem değişikliğine gidiyoruz.
Kalan 10 ilçe için, içme suyu arıtma tesisi ana isale dağıtım şebekeleri ve depoların tamamını bitirilmesi. Siverek ve Hilvan'da inşaatlarımız devam ediyor. Halfeti, Birecik, Suruç ve Viranşehir'i ihale ettik. Yarın bakanımızla birlikte Halfeti'deyiz. Halfeti'yi başlatıyoruz. Öbür gün Birecik'i başlatıyoruz. Viranşehir ve Suruç bitmiş durumda. Akçakale, Harran, Ceylanpınar'da şuan projeleri yapıldı, onaylandı.
Kaynak ve fon için bir arayışımız var, müracaat ettik. Ön kabulümüz kabul gördü. Birleşmiş Milletler'e müracaat ettik.
Harran, Akçakale su kaynağı anlamında eskiden Şanlıurfa'nın beslenmiş olduğu Ağveren kuyuları saniyede 18 litrelik çok bir su var ve tahlilleri yapıldı. Güzel bir su. Onu ovanın hem kırsalına hem merkezini birlikte projelendirdik. Tamamına cazibe ile dediğimiz kendi ağı ile vereceğiz. Çıkaracağız depoya, vereceğiz depodan tüm alana. Merkezler böyle planlandı ve iş yolunda gidiyor.
Kırsalda da grup içme suyuna geçtik. Kuyular kuruyor, kuyular çöküyor, tesisatlar bozuluyor. 3 Bin tesisatı kontrol etmek kolay değil. Bütçemizin %60'ı enerjiye gidiyor. Enerji özelleştirildi. Buradaki bakış açımız da şu; grup. Şimdi başlattık.
Eşeklerle su ihtiyacı karşılanılan yer Gedik'tir. Karacadağ bölgesi gerçekten yıllardır su sıkıntısı yaşıyor. Yeraltı suyu olmadığı için kuyular vurulmuş ama su yok. Projemiz ile direk en üst noktaya depo yapmak suretiyle suyu depoya basacağız. Depodan 16 mahallemize içme suyunu vereceğiz. Şuan %70'lerdeyiz . %30'u kaldı. Mayıs gibi Allahın izniyle o projeyi bitiriyoruz.
Akziyaret içme su grubu var. 80 mahalleye bir bütün olarak başladı %30'lardayız. Hilvan içme su grup projesi 60 kırsal mahalleyi söylüyorum. Şanlıurfa grup içme su projemiz var. Haliliye ilçemizde 80 mahalleye su vermeyi sağlıyor. Bir de 24 mahalle ve OSB'yi kapsayan projemiz var, ona başladık. şuan yapılıyor. OSB içme su projemize başladık. İhalesini yaptık ve imalatlar yapılıyor. 3 bin 500 metre döşendi. Bu su problemini böyle çözüyoruz, dağıtımını böyle yönlendirdik.
Bunu yanında içme su arıtma tesisimizin olduğu yerde, grup içme su pompajımızında olduğu noktalara güneş enerji sistemlerini kuruyoruz. Enerjiyi kendisi üretecek. Topyekün olarak hedeflediğimiz takvim, 3 yıl içerisinde bu tesisler tamamen bitmiş olacak. Şebekeler tamamen yenilenmiş olacak. Ana isale hatları tamamen yenilenmiş olacak. Depolar yeni sisteme göre kurulacak. GES'leri kurulmuş olacak.
Bu yatırımı bitirdikten sonra bu yatırımı hibe ile aldığımız var, Japon Kalkınma Bankasından aldığımız var, Birleşik Arap Emirliklerinden, İslam bankasından, Kuveyt fonundan, Avrupa Birliği İpa'dan, Birleşmiş Milletlerden her kaynaktan. İller Bankasından, DSİ'den birçok yerden.. Totalde 650 milyonluk bir yatırımdan bahsediyorum.
Büyük bir yatırımdan bahsediyorum. Öz kaynağı ŞUSKİ'nin. Bizim genel müdürlüğümüzün bütçesi zaten %60 otomatikman DEDAŞ'a gidiyor. %40 personel midir, Araç mıdır, gereç midir, bakım mıdır, yeni yatırım mıdır ? Yeni yatırım yapamazsın. Bu anlamda güzel gidiyor. Büyük bir konu ve su yönetimini bu şekilde şekillendirmiş durumdayız.

Tahir GÜLEBAK : Kısaca söylebiliriz. Artık kuyu sisteminden kurtuluyoruz.
-Tamamıyla, herkes kurtuluyor. Kırsal da kurtuluyor. Bir kereden hemen böyle 6 ayda kurtuldunuz diyemiyorum. Ama herkes kurtuluyor. Kesintisiz 24 saat suya geçiyoruz.
Türkiye'nin en ucuz suyunu içiyoruz. Belki 3-4 yıl sonra bu yatırımlar bittikten sonra, enerji ihtiyacı da kalmayacağı için yönetim şunu diyebilir; ya bu suyu bedava yapayım halkımıza. Yapabilir. Bu sistemde yapılabilir. Çünkü enerji çalıştırıyor, enerji güneşe bağladığın an sistemin kurulmuş. Su kaynağın da var, bedavaya getirebilirsin. Bedava yapabilirsin. Buna bir engel yok.

Mehmet CANBEYLİ (Yeniurfa): Büyükşehir Belediye Başkanımızsınız. Sadece Belediye'nin değil, ilde gelişen olaylara ve olması gereken işlerle de bir yerde de müdahil olmak ve ilgilenmek gibi bir sorumluluğunuz var. Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odasını sormak istiyorum. Nisan ayının ortalarına doğru Ticaret ve Sanayi Odasının seçimi var. Siz nasıl bir yönetim bekliyorsunuz. Nasıl bir kadro bekliyorsunuz ve nasıl bir kadro temenni ediyorsunuz?
- Bizler hizmet insanıyız. Meslek gruplarına benim bakış açım, her meslek kendi başkanını, yönetimini seçecek. Bu siyasetten ayrıdır. Siyasetten bağımsızdır. Siyaset buna karışmamalı. Kendi adıma söyleyeyim, ben karışmam.
Ticaret ve Sanayi Odası çok önemli. Onu özellikle vurgulamak istiyorum. Lokomotif görevi var. Bu şehrin kalkınmasında, sanayileşmesinde önemli. İşsizlik sorununun çözülmesinde önemli. Şehrin markalaşmasında önemli. Markaları kim üretecek? Belediye üretemez ki. Markayı üretecek olan organizasyon Ticaret ve Sanayi Odasıdır. Bunu özel işletmelere göstereceği ARGE ile, yapacağı çalışmayla vereceği vizyonla markayı oluşturacak. Onun için ben çok önemsiyorum. Benim için en az Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanlığı kadar önemlidir.
Bu işin seçim boyutu. Kim seçilirse baş tacıdır. Büyükşehir Belediye Başkanı olarak görev süresi boyunca çalışırım. Şanlıurfa için çabalarım. Ama şunu da belirtmeden geçemem; bir vizyon belirlemek lazım ticaret sanayide. Kaç fabrikaya ulaşacağız. 284 fabrikadayız. Bunu kaça çıkaracağız? Binlerce hedeflememiz lazım. 2 tane organizemiz şuan çalışıyor. 7 tane organize planlı. Bunu ne zaman dolduracağız? Bunu ARGE'sini kim yapacak? İşletmeleri kim davet edecek? Harıl harıl illerde toplantılar yaparak, ülkelerde toplantılar yaparak, buyrun yatırım diyerek her türlü kolaylığı hangi birimimiz yapacak?
İşte Ticaret ve Sanayi Odasının bu tür hedefler koyması gerekiyor. Yine marka kaç markamız var? Yani ilk 500 şirketin içerisinde Urfalı şirket yok. Tescil yetmiyor. Piyasaya hakim bir markamız yok. Oturup düşünmek lazım; niye marka üretmiyoruz? Biri çıkıp ben adayım hangi kardeşlerimiz aday bilmiyorum. İşin seçim boyutunda hiç bilgi sahibi değilim. Ama hangi kardeşimiz niyetli ise çıkıp şunu söyleyebilmeli; ben 5 tane marka üreteceğim bu şehir için. Ben bunu göze alabiliyorum.
İstihdam mesela en pik dönemlerde yazın ki bu fabrikaların 150 tane fabrika çırçır. 284' ün 150'si çırçır. Çalışan dönemlerde dahi ben istihdam rakamlarını almışım. Çünkü şehrin rakamlarına sahip olmamız lazım. Sahip olmazsak şehri okuyamayız. Burada 20 bin deniliyor. Daha sonra bu 12 bine düştüğü dönemler de var. Şuan bu mevsim itibari ile 12 bin falandır.
Yanı başımızda iller var 400 bin Kayseri 400 bin, Maraş 150 bin, Gaziantep 300 bin, Adana 200 bin, Konya 400-450 bin. Bunlar da Anadolu ben kendimi komşularla kıyaslayacağım. İstihdam için.
Şanlıurfa büyükşehir belediye başkanının çalışanı 3593 kişidir. Bu kadar basit.
Herkes istihdam için sokakta yakamı tuttu. Tüm çalışanı budur. Memur ile işçisi ile tüm çalışanı söylüyorum. Bu ne demektir; iştiham açısında ticaret ve sanayi odasının hamlesini düşünebiliyor musun? Dese ki; ben 20 bini 3 ile çarptım gelişme göstereceğim 60 bin. Bu gençlere meslek sahibi olanlara nasıl bir imkan doğuyor? Neden önemsediğimi de vurgulamak istedim.
İnşallah bu vizyonda bir yönetim, bir meclis, bir başkan olur ve memleketi ileriye götürür. Bunula ilgili yorumum bu. İstihdam çok önemli.


Mahmut KAKIZ (Değişim) Atık su arıtma tesisleri hakkında ne durumdalar?
- İçme suyu ile paralel çözmüş olduğumuz bir konu. Biz su yönetimini diyoruz ki: kaynaktan alalım, içme su arıtmadan bunu geçirelim, sağlıklı bir şebeke ile şehre verelim. Daha sonra şehirde kullanılan suyu tekrar değerlendirelim. Ne ile değerlendireceğiz? Atık su arıtma tesisi ile değerlendireceğiz.
Başladık. Merkez şuan test aşamasında yani bitti. Siverek faaliyette. Hilvan faaliyete geçti. Bozova faaliyete geçti. Akçakale'yi realize ettik. Bir bakımdan geçirdik. Ceylanpınar'ı ihale ettik. Viranşehir'i ihale ettik. Birecik proje aşamasında. Tüm ilçelerde de hedefimiz şu; atık su arıtma tesisi bir çevre açısından bir kere duyarlılık var. Artık şehirlerin atık suyunu derelere bırakmak, vektöre yol açması bataklık oluşturması, bir sürü hastalığı sivrisinek vasıtasıyla taşıması dönemi bitmiştir.
Bu tesislerin yeni modernizasyon çerçevesinde yaptığınızda biyolojik atık var, sıvı atıkta. O biyolojik atıktan enerji alıyorsunuz. Şuan üretiyor mesela. Bizim Merkez atıksu enerji üretiyor. Siverek atıksu merkezi enerji üretiyor. Enerjiye de geçiyor. Enerji kaynağınızı da burdan çözmeye başlıyorsunuz.
Bir de gübre olayı var. Kalan diğer atık, tortu biyolojik olan çok zengin olduğu için mineral olarak gübreye dönüşüyor. Şimdi biz aletler alacağız. Dün sisteme baktık buradan solar kurutma sistemleri var. Güneşte kurutuluyor, gübre haline geliyor.
Daha sonra siz serpme bir takım makinalarla bedava yapacağız . En verimli topraklara o serpmeyi yapacağız. Buradan da bir geri dönüşümü var. Ondan sonra diğer suyu tertemiz sulamaya veriyorsun. Yine kaynaktan geldiği gibi işlevsel olarak yönetildi. En son atık su arıtma tesisinden bu atıkları alınıp enerjiye ve gübreye dönüştükten sonra diğeri de aynı şekilde temiz su olarak tarıma sevk ediliyor.
Bunlar önemli yatırımlar. Ben sadece merkez atık su arıtma tesisini söyleyeyim 140 milyon TL'lik bir yatırım. Bunun 120 milyonunu hibe aldık. 20 milyonunu kaynağımızdan gerçekleştirdik. Mesela Siverek atık su arıtma tesisi; bunun şebekeleri ile ana kollektörleri ile birlikte düşünmek lazım. 60 milyon TL'lik bir yatırım. Bunlar önemli yatırımlar. Viranşehir 60 milyonluk. Aynı şekilde Suruç 35 milyon.
Önemli yatırımlar ama keşke bugüne kadar kalmamış olsaydı. Fakat kalmış, biz de elimizden geleni yapıyoruz. Doğru yönetmemiz lazım. Hem atık suyu hem içme suyunu. Burda çok büyük bir belediye başarısı gelmez. Onun da farkındayım. Toplumun bunu fark edeceğini biliyorum ama genelde alt yapıya önem veren belediyeler memleketini seven belediyelerdir. Ben memleketimi seviyorum. Doğru hizmet etmem lazım. Siyasi sonucuna bakarsak bu vermiş olduğum rakamlar üst yapı anlamında şehre yaydırırsam akıl gözde olduğu için heykelimi dikerler. Ben diyorum ki sağlıklı olması lazım. Doğru yatırım olması lazım. Üst yapıyı da yapıyoruz yapmıyoruz değil.
Sonuçta alt yapıyı doğru yönetmemiz lazım. Bugüne kadar çok ihmal edilmiş bir halde. İlk kez atık su arıtma tesisi yapıyoruz bu şehirde. Hiç yapılmamış, merkez dahil olmak üzere. 7 ilçemizi bitirdik diğer ilçelerimiz de inşaat, yapım aşamasında.


Mustafa ARISÜT (İpekyol): Büyükşehir Belediye Başkanı olarak şu anda özel idareler kapandıktan sonra kırsal ve kent merkezi ile ilgili bir hizmet sıkıntısı var. Özel idare kapandıktan sonra bunlar daha çok ortaya çıktı. Bütün şehir konuşuluyor şimdi. Siz bunu takip ediyor musunuz ? Siz de büyükşehir belediye başkanı olarak ilçelerle uyum konusunda da hizmet konusunda da sıkıntılar yaşıyor musunuz? Mesela sinekle mücadele konusunda bir ihale gerçekleştirecektiniz bu ilçelerde tekrar geçtiğimiz yıllardaki gibi oldu. Bu bütün şehir işte özel idarenin kapanması kırsala girdiğiniz zaman kent merkezi ihmal ediliyor mu? Kent merkezine girdiğiniz zaman kırsalda sıkıntılar oluyor mu? Bu bütün şehir konusunda ne düşünüyorsunuz?
- Samimiyetle söyleyeyim bu anlamda küçük bir belediyeyi de yönetmiş durumdayım. Belde belediyesini. Daha sonra bir merkez ilçeyi yönetmiştim. Şimdi büyükşehri yönetiyorum. Yani her iki tarafta yer aldığım için aradaki farkı da iyi de biliyorum. Ben büyükşehrin illerin kalkınmasında çok iyi bir sistem olduğunu hem görmüşüm hem inanıyorum. Sıkıntılar yok mu, tabi ki var.
En büyük avantajı şu; bugün bir ilçe kendi içinde yada bir mahalle kendi iç yöneticisinde o ilçeyi geliştiremiyor. Aynı kalıpta şeyler işlemeye başlıyor. Yani nasıl bir yönetim sistemi geçmişte gelmişse siz de öyle bir belediye başkanlığı yapıyorsunuz. Kısır döngü içerisinde. Büyükşehir bunu yıkıyor. Neden yıkıyor? Büyükşehir alıyor bir uzmanı, dinliyor. Uzman diyor ki bu konuda biz bunu böyle yönetelim. Nereyle ilişkin karar alıyor? İşte diyelim ki Hilvan merkezle, Viranşehir merkezle ilgili karar alıyor ve siz farklı bir bakış açısı ile bir uzman görüşü ile oraya müdahale ediyorsunuz. Bu çok önemli. En büyük olay bu.
Diğer bir önemli noktası ilçe proje geliştiremiyor. İçme suyu ve atık sudan bahsettim. Bu projelerin tamamı uzun vadeli, faizsiz kredi hibe. Proje geliştirme kapasitesiniz olmasa, yolu bilmezseniz, dil bilen uzmanlarınız olmazsa, dış ilişki diplomasi yönetecek kabiliyet olmazsa sizin haberiniz bile olmaz. Japonya 13 bin kilometre uzakta siz oradaki bir kaynağı buraya aktaramazsanız. Bu Büyükşehir'in başarısıdır. Projeyi yönetme, geliştirme ve kaynak bulma kabiliyeti önemli. Yoksa diğer noktada bakarsanız bir ilçenin %60'ı kişi başına Türkiye Cumhuriyeti Kanunu'na göre İl Bank vasıtası ile gelen %60'ı ilçede kalıyor, %40'ı Büyükşehir'de kalıyor. Bunun da zaten %10 ŞUSKİ dediğimiz altyapı, %30'u Büyükşehir. ŞUSKİ bize bağlı olduğu için diyoruz ki %40 Büyükşehirin. Baktığınızda bugüne kadar %100 bir ilçeye gidilmişken imarda, altyapıda, üst yapıda bakıyorsunuz sorunlar çözülmemiş. Kültür, spor, sanat tesisleri bugüne kadar çözülmemiş. Bir yanlışlık var gibi görünüyor. Bu yanlışlığı Büyükşehir çözülüyor çünkü adım adım bunların çözüldüğünü görüyoruz.
Uyum noktasında bir problem yok. Ben tabi %60 kaynağının da %40 gibi verimli değerlendirilmesinden yanayım. O konuda da etkileniyor yavaş yavaş ama bu hemen olmuyor. Neden çünkü Büyükşehir meclisinin içerisinde yer alıyor. Geliyor Büyükşehir'in uygulamasını görmeye başlıyor. Yani Büyükşehir'in hareketlenmesi beraberinde ilçeleri de hareketlendiriyor. Onun için tüm şehir uygulamaları doğru.
İlaçla ilgili vektörle mücadele bugüne kadar Celalettin Beyin döneminde ilçelere verildi. İlçeler buna göre bir hazırlık yaptılar. Araç aldılar, personel aldılar, personeli eğitime tabi tuttular. Ben ilacın Büyükşehir tarafından bir bütün olarak yapılmasından yanayım. Doğru olan bu. Çünkü insan sağlığını etkiliyor. Tek elle, doğru kontrolle yapılmasından yanayım. Biz konuyu gündeme getirdik. Meclis kararı alınması gerekiyordu. Arkadaşlar şunu söylediler; bu dönem son yılımız, biz buna göre hazırlık yaptık. Ben sebebi haklı gördüm. Benim 50 tane personelim var. Diyelim ki firma olarak Büyükşehir'den alan onu çalıştırmadı. Ben problemle karşı karşıya kalacağım. Benim araç gerecim ne olacak? Biri diyor 3 tane, öbürü diyor 6 tane ilaçlama makinesi almışım. Ne yapayım bunu? Haklı olarak aparatlarından bahsediyor.
Mantıklı geldi bana, .tamam dedim. Yine meclisle görüştük. Meclis zaten her bedelini biz ödüyoruz. Büyükşehir belediyesi ödüyor. Uygulamayı ilçe yapıyor. Bu yılda öyle karar alındı. Ama yeni bir başlangıçta ben ilacın büyükşehir tarafından yapılması taraftarıyım. Çünkü Celalettin bey döneminde bu karar alınırken tek muhalefet şerhi koyan ilçe Belediye Başkanı benim. Hayır, ilçelere bırakılmamalı. Sebepte şudur; çevre bir bütündür. Çevreyi etkileyen hizmetler bütün olarak gerçekleşmeli. Mantığı bu.

Celal ÇİFTÇİ (Olay): En çok çalışan Belediye Başkanları arasında yolsuzluklara, şaibelere bulaşmamış ve Türkiye genelinde ciddi ödüller alan Belediye Başkanısınız. Bazen şehir merkezi ve ilçelerde ciddi anlamda karalamalar, kampanyalar oluyor. Algı yönetimi. Bunlar sizi ve çalışmalarınızı nasıl etkiliyor?
- Bir ödül var, çalışma var, performans var, birde algı yönetimi var. Ödülden başlayalım. Ödüller aslında birbirini etkiliyor. Ödül çalışmanın karşılığıdır. Siz çalışmadan ödül alamazsınız. Alırsanız da halkınız inanmaz. Alırsanız rakamlar bunu karşılamaz. Şuan mesela Nisan ayı faaliyet raporlarının ilan edildiği aydır. Meclis onaylayacak, kitap haline getireceğiz. Mesela sizler araştırmacısınız, basın mensubusunuz. 30 tane Büyükşehri alın, şöyle bir bakın. Göz gezdirdiğiniz gibi, Şanlıurfa Büyükşehir'in çok önemli hizmetlere adım attığını göreceksiniz. Her şeyi ile alt yapı, üst yapı, kültür, sosyal, faaliyet, kültürel tesisler, sosyal tesisler, turizm, turizm restorasyonu, sokak, cephe iyileştirmeleri, çevre projeleri, katı atık yönetimi, aktarma istasyonları, bunları bir merkezde enerjiye dönüştürme tüm konularla ilgileniyor.
Dolayısıyla faaliyet alanı çoktur. Çalışma çok sağlıklı yapılıyor. Bu bir ekip olayı. Urfalı gençler çalışıyor, gençlerden daha büyük verim alıyoruz. İyi sevk ettiğimizi düşünüyorum ve karşılığında bu ödülleri alıyoruz. Birçok alanda aldık. Transitte, en kaliteli ulaşımdan aldık. Marka şehirlerde aldık, yani sadece son aldığımız ödüllerle değil. Sukay projesi ile aldık, gastronomi ile aldık, kültür şehrinde aldık.
Şimdi de Türkiye Belediye Başkanları Birliği'nin internet üzerinden yapmış olduğu anket çalışmaları neticesinde, bizi bölgenin en başarılı Büyükşehir Belediye Başkanı ve Türkiye'de yapılan değerlendirmede Türkiye'nin en başarılı Belediye Başkanı.
Neden? Çünkü bizim tüm verilerimiz birliklerde toplanıyor. İl Bank ve DPT yatırımları izlediği için kaynağı en iyi değerlendiren belediye sizsiniz. Dedim siz nereden biliyorsunuz? Tüm yatırımlar bizden geçiyor dedi. Hangi yatırım ne kadar, nasıl, ne zaman gerçekleşecek takip ettiğimiz için, biz sizin iyi çalıştığınızı, performansınızın yüksek odluğunu biliyoruz dedi. Değerlendirip, ölçüyorlar.
Algı yönetimine gelince; biz çalışmaktan algıyı yönetmek elimize geçmiyor. Sabah başlıyoruz; o proje ne oldu, öbürü kendi görevini yapsın, bu buraya.. Biz diyoruz ki millete hizmet üretelim. Çok bol zamanımız yok. Ben bunu da anlamsız buluyorum. Yapılıyor mu yapılıyor. Bunu sizlerde fark etmişsiniz. Ben desem ki böyle bir şey yok, doğru değil. Gerçeğin karşısında algı bir şey ifade etmeyeceğini biliyorum. Kısa süreli olur. Gerçek her zaman uzun süreli olur. Yavaş ilerler ama kapsama aldığı zaman alır, hiçbir algı onu yenemez. Vatandaş içinde esas olan gerçektir. Yani fiziksel olarak yapılan hizmettir, yönetim anlayışıdır, halkla ilişkilerdir. Hepsi vatandaş için önemlidir. Ama siz suni bir şeyi algı ile yönetiyorsunuz. Olmamış gibi olmuş gibi sunuyorsunuz. Bir hafta bununla ilgili bir düşünce bir kayma yaşatırsınız ama bir ay sonra veya altı ay sonra bakan böyle bir şey yok der. En sonunda gerçek kazanır.
Belediye anlamında bence hepimiz kendi performansımıza bakmamız, çalışmamız, planlamamız lazım. Millet bize bu emaneti algı oluşturalım diye vermedi. Çok gelecek korkumuz olmasın. Oturalım, hizmet edelim. Rabbim neye kısmet etmişse odur yani. Böyle bakarsak bu şehirleri daha kolay geliştiririz. Ben tüm arkadaşlarımın da böyle bakmasından yanayım. Bunu da aramızdaki toplantılarda öneri olarak kendilerine söylüyorum. Siyasi olarak bu bir rekabet değil.
Bu algıyı sadece Belediyeler oluşturmuyor. Gelecekle ilgili siyaset beklentisi olan, o ilçeyi düşünen veya mesela ilçe çok iyi çalışıyor. Büyükşehir onunla bir temas sağlıyor. İlçede rakip olan hepsi size dönüyor. Hiç siz farkında değilsiniz. Bakıyor ki güzel çalışıyorsunuz, yan yana ortak proje geliştiriyorsunuz. Bir bakıyorsunuz ki o ilçede size karşı değil aslında Büyükşehir'e karşı değil ama ilçe belediyesi ile siyaseten bir rekabet var. Bir bakıyorsunuz tamamıyla sana dönüyor. Günahsız bir şekilde bir hedefe konuluyorsunuz.
Bunlar doğru işler değil. Siyaset ne zaman başlar, son 6 ayda başlar. Son 5 ayda herkes çıksın konuşsun. Birde siyasette kirletmek doğru bir şey değil. Ben atık su yönetimimi, enerji yönetimimi söylüyorum. Yarın öbür gün katı atığı sorarsınız onu nasıl yapıyoruz. Dersiniz ki ben bundan daha iyi bir strateji üretiyorum, ben Büyükşehir'i sizden daha iyi yapabilirim. Millet tamam der. Gelirsiniz, olursunuz. Ben ne yapabilirim? Bunu belirlemeden sırf Büyükşehir'i kirletmekle ne elimize geçecek? Hiç birimizin kayıptan başka hiçbir şeyi olmaz. Bizim enerjimiz tükenirse ne olur, ben buna bakmıyorum. Sabah yine ya Allah Bismillah deyip kısmeti diyorlar ya dünyanın dört bir tarafında ara. Ben de 13 ilçede 1411 mahallenin sorumluluğunda diyorum ki ben ne yapabilirim, akşama kadar muhakkak bu şehre bir şey üretmemiz lazım.
Çalışkanlıkla ilgili şunu söyleyeyim; yavaş yavaş kadroya da sirayet etmeye başladı. 5 dakika durduğumda sanki şehre ihanet ediyorum. Aklımda öyle. 5 dakika durduğumda ben ne yapıyorum diyorum. Bu kadar insanın sorumluluğu bende iken ben 5 dakika duramam. Bu bakış açısıyla bakıyoruz. Zaten seçim yılına da geldik. Biraz sabırlı olsunlar 6 ay sonra başlarız. Şimdiden erken başlamasınlar.


Kamil GÜLER (Şanlıurfa): Şanlıurfa coğrafi olarak çok büyük bir yer. Büyükşehir Belediyesi'nin de çalışma alanı ve konu alanı çok geniş. Hem turizm sezonundayız. Şanlıurfa halkına, ilgili kurum kuruluşlarına neler söylemek isterseniz?
- Turizm sezonu güzel geçer. Bizim de güzel hazırlıklarımız var. Çok güzel organizasyonlar geliyor. Gerek 11 Nisan Kurtuluş programımız, gerek ondan sonra gelecek ramazan programları, kültür programları var. Değişik konularda çok konferans olacak. Şehir için Çalıştay olarak çalışacağız. Bir de turizm sezonunda tabi ki mekanları Balıklıgöl dediğimiz Halil-ür Rahman havzasını alan yönetimini şuan çalışıyoruz. Valilik, çevre, vakıf, Şurkav, Eyyübiye Belediyesi ile Büyükşehir tek ele getireceğiz. Tek elden yönetim.
Şuan alt yapıyı bitirdik. Üst yapıya geçmiş durumdayız. Üst yapıda da kaplama çalışmalarını bugün alanı inceledim bitmek üzere. Arkasından da peyzaj geliyor. Önümüzdeki hafta bir gecede biz oranın peyzajını bitireceğiz. Ağaçları dikiyoruz. İşgaldir, tabeladır belli bir düzende olması lazım. Görüntü ve gürültü kirliliği , makamla özdeşleşmeyen hallerin tamamı ortadan kalkmalı.
Balıklıgöl'e gözümüz gibi bakmalıyız. Urfa'nın merkezi, kalbidir. Bir insanın kalbi ne ise bu şehrin sembolü, kalbidir. Burayı düzensiz hale getiremeyiz. Kimse kendinde bu hakkı bulamaz. Kimse burayı ticaret baskısı altında tutamaz. Biz başka yerde de kazandırırız. Başka çarşılarda yer verilebilir. Başka yerlerde ticaretini, faaliyetini yürütebilir. Burası işgal alanı değil. Burası dış turizm anlamında kaç kişi bu şehre gelirse Halil-ür Rahman'ı görmeden gidemez. Gitmiyor da zaten.
Göbeklitepe'nin açılışı var. Turizm deyince bir sürü şey var. Göbeklitepe çok büyük bir projeden sonra daha yeni açıldı. Mayıs'ın ilk haftasında büyük bir açılış organize ediliyor. 'Şanlıurfa'da tarih yeniden canlanıyor projesi' kapsamında tüm Şanlıurfa'nın turizmi için bir ortak alan yönetimi belirleniliyor. Turizm başlı başına bir konu. Zaman lazım.