AA / Hollanda'da yaşayan 46 yaşındaki öğretmen Abdulfatah, 25 Aralık 2013'te Şam'ın Muaddamiye bölgesinde gözaltına alındı.
Abdulfatah, alıkonulduktan sonra 5 ay 20 gün Şam'ın Kefer Süse beldesindeki 227 nolu sorgu merkezinde kaldı ve beraberindeki 40 kadın ile işkencelere maruz kaldı.
Üç çocuklu Abdulfatah, alıkonulma süreci, tutuklu bulunduğu zamanda gördüğü işkenceler ve sonrasında yaşadıklarını AA muhabirine anlattı.
Abdulfatah, 'Çok sayıda öğrenci eğitim almak için Humus'tan Şam'a geldi ve onlara yardım ettim. Onun dışında bir grup ile Şam'ın Muaddamiye bölgesine farklı bir yol güzergahından giderek oradaki insanlara yardım ettik. Esed rejimi beni bunlar yüzünden gözaltına aldı.' dedi.
Gözaltına alındıktan sonra Şam'ın Katana bölgesinde kısa bir sorgulamadan sonra gözlerinin bağlandığını belirten Abdulfatah, gözleri açıldığında kendini kimsenin olmadığı küçük bir odada bulduğunu ve orada 3 gün kaldığını söyledi.

'Hapishane ile ilgili çok
kötü anılarım var'
Abdulfatah, 3 gün sadece su ile yaşadığı odadan ayrıldıktan sonra tekrar sorgulamaya alındığına ve orada işkenceye maruz kaldığına dikkat çekerek, şöyle devam etti:
'Yedi asker başımdaki örtüyü ve daha sonra üzerimdeki giysiyi çıkardı. Sorgulama esnasında işkence yaparak kolumu ve dişimi kırdılar. Elektrik vererek ayağımda kalıcı hasara yol açtılar. Daha sonra 40 kadının kaldığı ve aynı yerde tuvaletin de bulunduğu küçük bir odaya götürdüler. Kaldığımız oda o kadar küçüktü ki üç grup yapmıştık. Bir grup otururken, diğer bir grup yatıyordu. Bir grup ise ayakta duruyordu. Özel günlerimizde inanılmaz zorluklar yaşadık. Hapishane ile ilgili çok kötü anılarım var.'
Kuru ve küflü ekmekler verildiğini, içtikleri suların temiz olmadığını aktaran Abdulfatah, 'Bize işkence yaptıklarında ağrılarımız için ilaç vermediler. Tüm gün boyunca bize sürekli psikolojik işkence uyguluyorlardı. Bizim Esed'e muhalif olduğumuzu ve bu yüzden onlara ait olduğumuzu ve dedikleri her şeyi yapmamız gerektiğini söylediler. Onların tarafında olmazsak bütün ailemizi hapishaneye atmakla tehdit ettiler.' ifadesini kullandı.

'Görmemek için gözlerimi kapatıyordum'
Abdulfatah, ayda bir kere banyo yapmalarına izin verildiğini, rejim askerlerinin de mahkumlar ile banyoya geldiği için giysilerini çıkarmadan banyo yapmak zorunda kaldıklarını dile getirdi.
Güneş ışığı görmedikleri için gece ve gündüzü ayırt edemediklerini belirten Abdulfatah, 'Hapishanede kaldığım sürece güneşi görmedim. Belirli sürelerde çok az ışık veren bir lamba açık kalıyordu. Daha sonra söndürüyorlardı. Hangi gün olduğunu ve saatin kaç olduğunu bilmiyorduk. Kendimi uykum geldiği zaman gece, uyandığım zaman ise sabah olduğuna inandırdım.' dedi.
Abdulfatah, diğer zindanlarda bulunan erkeklere yapılan işkenceleri de gördüğünü ifade ederek, 'Kalbim bu işkencelere dayanmıyordu. Görmemek için gözlerimi kapatıyordum. Beze sarılmış, kanlar içinde, yüzleri paramparça olmuş 20 kişinin koridordan sürüklenerek götürüldüğüne şahit oldum. Sanırım ölmüşlerdi.' diye konuştu.

'Travma nedeniyle zor günler geçiriyorum'
Hapishanede 5 ay 20 gün kaldıktan sonra mahkemeye çıktığına ve orada kendisini şartlı serbest bıraktıklarına işaret eden Abdulfatah, şunları aktardı:
'Mahkeme beni serbest bıraktı fakat yurt dışı yasağı verdi ve ileride tekrar sorgulanabileceğimi söylediler. Hapishaneden çıkıp eve gittikten sonra annem Suriye'nin artık güvenli olmadığını ve yurt dışına kaçmamız gerektiğini söyledi. İlk önce Türkiye'nin Şanlıurfa kentine kaçtık. Orada annem vefat ettikten sonra şu an 12 yaşında olan kızımla Kasım 2014'ten beri Hollanda'da yaşıyorum. Diğer evlatlarım halen Suriye'de yaşıyorlar.'
Travma nedeniyle zor günler geçirdiğini ve rahat uyuyamadığını belirten Abdulfatah, 'Serbest kaldıktan sonraki ilk günlerde günde sadece iki saat uyuyordum. Yaşadığım travmadan dolayı başımı örtemiyorum fakat imkanım olduğu zaman umreye gidip tekrar örtünmek istiyorum. Unutkanlık oluştu. Her şeyi çabuk unutuyorum. Hollanda'ya geldiğimden beri terapi görüyorum. Suriye'ye geri dönmek istemiyorum çünkü orada yaşananlardan nefret ediyorum.' şeklinde konuştu.
Abdulfatah, yaşadığı acı dolu günleri ileride bir kitap yazarak anlatmak istediğini kaydetti.