Lübnan'da 30 Haziran'da Mülteci İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Salih Garib'in konvoyunu hedef alan silahlı saldırı sonrası oluşan gerilimin, ülkedeki mezhep temelli hassas güç dengesini derinden sarsmasından endişe ediliyor.

Hizbullah'ın siyasi müttefiki olan Hristiyan Özgür Yurtseverler Hareketi lideri ve Dışişleri Bakanı Cibran Basil, geçen ay 2022 yılında gerçekleştirilecek Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik çalışmalar kapsamında bir dizi ziyaretler gerçekleştirdi.

Basil'in, bir konuşmasında rakibi Hristiyan Lübnan Güçleri Partisi'nin lideri Semir Caca'yı eleştirmek amacıyla Lübnan'da 1975-1990 yıllarındaki iç savaşı gündeme getiren ve Dürzilerin çoğunlukta yaşadığı bölgelerdeki olayları hatırlatan ifadeler kullanması, Dürzileri ve özellikle de Velid Canbolat liderliğindeki İlerlemeci Sosyalist Partisi tabanını kızdırdı.

Artan tepkiler ve düzenlenen protestolar üzerine Basil, Dürzilerin çoğunlukta yaşadığı Cebel-i Lübnan vilayetine yapmayı planladığı ziyareti iptal etti ancak Mülteci İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Garib'in konvoyu söz konusu ziyaretin protesto edildiği bölgeden geçişi sırasında silahlı saldırının hedefi oldu. Saldırıda, Garib'in koruma ekibinde bulunan 2 kişi hayatını kaybetti, 1 kişi yaralandı.

Hükümet bir aydır toplanamıyor

Mülteci İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Garib ve mensubu olduğu Dürzi Demokrasi Partisi lideri Talal Arslan, söz konusu silahlı saldırının, ülkenin ulusal güvenliğini tehdit eden davaların görüldüğü Yargı Konseyi'ne götürülmesi konusundaki ısrarını sürdürüyor. Hatta Arslan, olayın Yargı Konseyi'ne götürülmesi konusunun görüşülmeyeceği bir Bakanlar Kurulu toplantılarında yer almayacaklarını söylüyor.

Kabine toplantısında görüşülecek konuları belirleme yetkisine sahip Başbakan Saad el-Hariri ise tarafları bir araya getirecek Bakanlar Kurulu'nu 'geri dönüşü olmayan sonuçlara yol açabileceği' endişesiyle haftalardır toplamıyor.

Lübnan çok yönlü gergin bir dönemden geçiyor

Hariri'nin partisi Müstakbel Hareketi Milletvekili Muhammed el-Haccar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Lübnan'ın halihazırda çok yönlü gergin bir dönemden geçtiğini söyledi.

Aley bölgesinde bir ay önce Bakan Garib'in konvoyunun geçişi sırasında düzenlenen saldırının yaratabileceği etkilere işaret eden Haccar, olayın ardından oluşan gerginliğin giderilmesi ve sorunun çözümü yönünde ufukta bir ışık görmedikleri gibi tansiyonu artıran tutumların da sürdüğünü ifade etti.

Söz konusu gerginliğin iç siyaseti olumsuz etkilediğini vurgulayan Haccar, Aley bölgesindeki olay nedeniyle kabinenin bir aydır toplanamadığını, ülkedeki çöp krizinin yeniden gündemde olduğunu ve Filistinli mültecilerin Çalışma Bakanlığı'nın uygulamasına karşı protestolarını sürdürdüğünü hatırlatarak tüm bu gelişmeler ışığında ülkeyi nelerin beklediğini öngörmenin hayli güç olduğunu dile getirdi.

Ülkedeki mevcut durumun 'endişe vericiği' olduğunu söyleyen Haccar, 14 Mart Bloku'nda yer alan Canbolat'a karşı Batıcı olma suçlamalarının ihanet söylemlerine kadar ulaştığını belirterek, 'İhanet suçlamalarını yeniden duymaya başladık. Özellikle de İlerlemeci Sosyalist Partisi Başkanı Canbolat'a karşı.' dedi.

Hizbullah müttefiklerinden Dürzi Demokrasi Partisi lideri Arslan'ın gerginliği sürdürdüğünü kaydeden Haccar, dolayısıyla yaşananlardan Hizbullah'ı sorumlu tuttu.

Basil 'güç dağılımındaki dengeleri bozmakla' suçlanıyor

Başbakanlık makamına sahip olan Sünniler, Hizbullah ile 8 Mart Blokunu oluşturan Özgür Yurtseverler Hareketi'nin lideri Basil'i 'mezhep temeline dayalı güç dağılımındaki dengeleri bozmakla' suçluyor.

Lübnan'da 2005-2016 yıllarında başbakanlık yapan Necib Mikati, Fuad Sinyora ve Temam Selam, 15 Temmuz'da Suudi Arabistan'a bir ziyaret gerçekleştirerek Kral Selman bin Abdülaziz ile görüştü.

Sinyora, ziyaretten sonra bir televizyona yaptığı açıklamada, Lübnan'ın zor bir dönemden geçtiğine dair Kral Selman'a bilgi verdiklerini belirtti.

Suudi Arabistan'dan Lübnan'a destek vermesini beklediklerini söylediklerini aktaran Sinyora, 'Lübnan'daki bazı kesimler, (15 yıllık iç savaşı sonlandıran) Taif Antlaşmasını değiştirme cüretinde bulunmaya çalışıyor.' dedi.

Müstakbel Hareketi'ne yakın kaynaklardan alınan bilgiye göre, Riyad yönetimi, destek sözü vermesine rağmen Lübnan'daki Sünni kesime arka çıkma konusunda artık ciddi bir tutum sergilemiyor.

Lübnan'daki güç dağılımı ve siyasi bloklar

Lübnan'da 1943'teki milli mutabakata göre, parlamentodaki koltuk dağılımından memur atamalarına kadar her şey mezhep temelli kotalarla belirleniyor. Bu yapıya göre Cumhurbaşkanı'nın Maruni Hristiyan, Meclis Başkanı'nın Şii ve Başbakanın ise Sünni olması gerekiyor.

Ülkedeki siyasi partiler, '8 Mart' ve '14 Mart' blokları olmak üzere iki ana akım altında toplanıyor.

14 Mart Bloğu, 2005'te eski Başbakan Refik el-Hariri'nin suikast sonucu öldürülmesinin ardından oğlu Saad el-Hariri önderliğinde Suriye'ye karşı gerçekleşen 'Sedir Devrimi' ile kuruldu. Blok'ta Hariri'nin lideri olduğu Müstakbel Hareketi, Dürzi lider Velid Canbolat'ın başkanlığındaki İlerlemeci Sosyalist Partisi, Hristiyan Lübnan Güçleri ve Hristiyan Ketaib Partisi yer alıyor.

8 Mart Bloğu ise Suriye rejimi yanlısı ve Batı karşıtı gruplardan oluşuyor. Hizbullah'ın başını çektiği grupta, Dışişleri Bakanı Cibran Basil'in liderliğindeki Özgür Yurtsever Hareketi ve Meclis Başkanı Nebih Berri'nin partisi Şii Emel Hareketi, Ermeni Taşnak Partisi ile diğer bazı küçük partiler bulunuyor.

Lübnan'da 2,5 yıl süren cumhurbaşkanlığı krizinden sonra 2016'da Suriye rejiminin yeşil ışık yakmasıyla Mişel Avn'ın bu makama seçilmesi, Şii gruplar Hizbullah ve Emel'in ülke siyasetindeki etkisini artırdı. AA