Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır Valiliği önünde düzenlenen toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, "Bu PKK yanlıları ikide bir diyorlar ki 'barış, barış, barış.' Lafla barış olur mu? Elinde silahla dolaşanlarla barış olur mu? Biz inşa ediyoruz. Biz ihya ediyoruz. Biz, Diyarbakır Belediyesinin önünde hüngür hüngür ağlayan, çocukları dağa kaçırılmış anaları unutmuyoruz. Onlara barış diyenler nasıl baktılar, haince baktılar. Ama biz şefkatle baktık, merhametle baktık. Barışın fedaileri biziz, özgürlüklerin fedaisi biziz ve bundan sonra da böyle olacak." ifadelerini kullandı.

Barışın, özgürlüklerin fedaisi olduklarını, bundan sonra da böyle devam edeceğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine yapılan yatırımların toplam bedelinin 280 katrilyon lira olduğunu vurguladı.

Erdoğan, "Türkiye nasıl İstanbul'suz, İzmir'siz, Trabzon'suz, Antalya'sız, Erzurum'suz olamazsa asla Diyarbakır'sız da olamaz çünkü Diyarbakır bizim kalbimiz. Bu coğrafyayı, bu halkı bizden koparmak isteyen, kalbimizi söküp almaya çalışıyor demektir. Diyarbakır, Türkiye'nin mührüdür, el uzatılmasına asla izin vermeyiz. Rabbim kaderimizi bu coğrafyada birlikte yazmış, bizim geçmişimiz gibi geleceğimiz de ortak. İnşallah aydınlık bir gelecek bizleri bekliyor." diye konuştu.

16 Nisan'ın Türkiye ile Diyarbakır için de yepyeni bir dönemin müjdecisi olacağını ifade eden Erdoğan, tören alanını dolduranlara, "Şimdi Diyarbakır'dan öyle bir seslenelim ki tüm Türkiye duysun, tüm dünya duysun. Büyük Türkiye için evet mi? Güçlü Türkiye için evet mi? Müreffeh Türkiye için evet mi? İstikrarlı Türkiye için evet mi?" diye seslendi.

Konuşması sırasında Kürtçe "Hezar caran ere (Binlerce kez evet)" diyen Erdoğan, "Bu sesi duymayanın sadece kulağı değil, kalbi de kapalı demektir. Diyarbakır'ın 16 Nisan'da işte bu mesajları duymayanlara duyuracağına, görmeyenlere göstereceğine inanıyorum." şeklinde konuştu.

"Vatandaşımızın evladını zorla elinden alamayacak"

Erdoğan, "Bu hain örgüt artık hiçbir vatandaşımızın evini başına yıkamayacak. Bu alçak örgüt hiçbir vatandaşımızın evladını zorla elinden alamayacak. Bu kalleş örgüt artık çocuğuyla, kardeşiyle, anası babasıyla tehdit ederek kimsenin siyasi iradesini rehin alamayacak. Alırlar, nerede alırlar? Avrupa'da, Almanya'da, Hollanda'da, Avusturya'da, Belçika'da, İsviçre'de alırlar ama Türkiye'de alamayacaklar." diye konuştu.

Bu ülkelerin sosyal demokrat, sosyalist partileri ile PKK terör örgütü mensuplarının, birlikte polis koruması altında yürüyüş yaptıklarını anlatan Erdoğan, Alman polis teşkilatının araçları içerisinde terör örgütü mensuplarının oturduğunu, camdan da terör örgütünün posterlerini taşdıklarını söyledi.

"Böyle bir demokrasi, özgürlük, hak, hukuk olur mu?" diye soran Erdoğan, "İsviçre'de parlamentonun önünde dev bir poster, üzerinde benim resmim var. Şakağıma silahı dayamış, 'öldürün' diyor. Yürüyüş yapıyorlar. Yapanlar kim? PKK terör örgütüyle, DHKP-C'si ve onun yanında onların sosyalist partisi. Kardeşlerim, Allah'ın verdiği bu canı, O'ndan başka kimse alamaz. Ne bir an ileri, ne bir an geri. Biz buna inanmışız. Öyle yürüdük bu yolda. Yola çıktığımızda kefenimizi giydik, öyle yürüdük." ifadelerin kullandı.

"Devletin kendilerine verdiği imkanları terör örgütüne teslim ettiler"

Ölenin de öldürenin de Kürt olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bu alçaklar, bu katiller, hemen yapılan ilk seçimde tokadı yediler. Şimdi bu oyunlara bir daha gelmeyeceğiz. Tam tersine, demokrasinin, hukukun, Meclisin, devletin kendilerine verdiği imkanları götürdüler terör örgütüne teslim ettiler.

"Bizim arkamızda PKK, PYD, YPG var" denilerek milletin tehdit edildiğini anımsatan Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Sizlere bu zulmü reva görenlerin, bıraktım 80 milyonluk Türkiye'ye sadece şu Diyarbakır'a en küçük bir faydası oldu mu, olabilir mi? Elinde silahıyla milleti katleden teröristle, onu arkasına alıp milleti tehdit eden sözde siyasetçi arasında ne fark var? Bizim bugüne kadar yaptığımız reformlardan, hangisinin yanında durdular? En son 16 Nisan'daki tavırları ortada. Düştüler marjinal örgütlerin peşine, düştüler CHP'nin peşine, düştüler Avrupa'daki ırkçı yönetimlerin peşine. Şu anda 'hayır' deyip dolanıyorlar. Halbuki sizlerin yaşadığı sorunların, sıkıntıların en önemli sebebi mevcut yönetim sistemi değil mi? Bu, 1980'deki hazırlanan anayasa değil mi? O zaman buna 'hayır' dediklerini söyleyenlere, biz şimdi 'gelin ona madem ki hayır dediniz, gelin bu defa evet diyelim' diyoruz. 'Değiştiriyoruz, hazırlayalım' dedik. Katılmadılar. "

"Suriçi'ne 2 bin Diyarbakır evi yapacağız"

Erdoğan, "Suriçi'ne ilk etapta 44, toplamda 2 bin Diyarbakır evi yapıp turizm sektörünün hizmetine sunacağız. Niçin Diyarbakır turizmde patlama yapmasın, neden? Terör olursa buraya ajan teröristler gelir, turist gelmez. Ajan teröristler buraya geliyor mu? Gelirler. Onların işi, gücü karıştırmak. Onlar mikserdir mikser ama terör mikseri." diye konuştu.

Cazibe Merkezleri Programları kapsamında Diyarbakır'da 6 milyar 200 milyon liralık yatırımla, 37 bin 300 kişilik istihdam hedeflediklerine dikkati çeken Erdoğan, Diyarbakır'ın ihracatı ve ithalatıyla Türkiye'nin 65'inci şehri olduğunu kaydetti.

"Kılıçdaroğlu'nun söylediklerine bakmayın"

Tek muhataplarının "millet" olduğunu dile getiren Erdoğan, "Yeni yönetim sistemiyle cumhurbaşkanını dolayısıyla hükümeti sandıkta doğrudan kim belirleyecek? Millet. Böylece oy sandıklarını, mermi sandığıyla değiştirmek isteyenlerin devri sona eriyor." dedi.

Gençlere parlamentoya girmeye hazır olup olmadıklarını sorusunu yönelten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Hepinizin girme hakkı var. Onlar Kandil'e gönderiyor, biz sizi parlamentoya çağırıyoruz. Hazır mısınız? 'Yapamaz, edemez', ne demek 'yapamaz', benim dedem Fatih 21 yaşında bir çağ kapatıp bir çağ açtı mı? Biz onların torunlarıyız, yaparız. Artık milletimizle, sizlerle aramıza ne terör örgütleri ne de onların piyonları giremeyecek. İnşallah anayasa değişikliğiyle sıkıyönetim uygulaması tamamen kalkıyor. Diyarbakır sıkıyönetimin ne olduğunu iyi bilir. Olağanüstü hal uygulaması da şu anda olduğu gibi hükümetin ve Meclis'in denetimindedir. Terör örgütleriyle mücadele de ancak kullanılabilir. Onunla sınırlıdır. Kılıçdaroğlu'nun söylediklerine bakmayın." AA