Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, buradaki konuşmasında, Helal Akreditasyon Kurumu (HAK) sayesinde küresel ölçekte gelişen helal belgeli ürün ve hizmet ticaretinde Türkiye olarak kural koyucu olacaklarını ifade ederek, 2018 yılı itibarıyla dünyadaki 1,8 milyar Müslüman'ın helal belgeli ürün ve hizmet sektörlerindeki harcamalarının 4,5 trilyon dolara ulaştığını bildirdi.

Helal belgelendirme ve akreditasyon pazar büyüklüğünün tahminen 6 milyar dolara yaklaştığını anlatan Pekcan, 'Böylesine önemli bir küresel talebi göz önünde bulundurduğumuzda, helal pazarı içerisinde Türkiye olarak takip eden değil, takip edilen ve lider olmak durumundayız.' diye konuştu.

Pekcan, HAK'ın helal ürün ve hizmet belgesi veren değil, söz konusu belgeleri veren kurumları akredite eden ve denetleyen bir kurum olduğunu söyledi.

HAK'ın, uluslararası kurumları akredite ederek Türkiye'nin ilgili ülkelere hizmet ihracatı yapılmasına da katkı sağlamasını umduklarını dile getiren Pekcan, helal standartlarının geliştirilmesine her zaman önem verdiklerini dile getirdi.

Helal belgelendirme ve akreditasyon faaliyetlerinin özellikle Müslümanlar ve Müslüman ülkeler eliyle yapılması gerektiğine inandıklarını ve bunu savunduklarını anlatan Pekcan, 'Mevcut sistemde SMIIC tarafından hazırlanan standartlar, İslam ülkelerinin tamamı tarafından benimsenmiş ve sistemli bir şekilde uygulamaya geçirilmiş değildir. İşte bu noktada Türkiye olarak önemli bir inisiyatif aldık ve helal alanındaki bu dağınık görüntüyü telafi etmek, dünya çapında yüksek kalitede hizmet ortaya koymak için HAK'ı faaliyete geçirdik.' ifadesini kullandı.

Pekcan, Türkiye'nin Müslüman ülkeler içerisinde, böyle önemli bir sorumluluğu üstlenebilecek ve öncülük edebilecek düzeyde olduğunu kaydederek, 'Türkiye, beşeri ve teknik kaynaklarıyla, geniş kültür coğrafyasına sağladığı pazar erişimiyle, helal sektöründeki kalite ve standardizasyon altyapısını geliştirebilecek, helal ticaretinde birleştirici güç olabilecek ülkelerin başında gelmektedir.' dedi.

HAK'a 7'si yurt dışından 15 başvuru geldi

Bakan Pekcan, HAK'a milyarlarca dolarlık ürün ve hizmeti belgelendiren 7'si yurt dışından olmak üzere 15 farklı kuruluştan akreditasyon başvurusu geldiğini, söz konusu 7 ülkenin Avusturya, Avustralya, İsviçre, Tayvan, Sırbistan, Etiyopya ve Bulgaristan olduğunu anlattı.

HAK'a ilk başvuru gerçekleştiren kurumun TSE olduğuna dikkati çeken Pekcan, şöyle konuştu:

'Reel sektörün içinden gelen birisi olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki Türk sanayicisi ve ihracatçısı bugün uluslararası piyasalarda kalitesiyle ön plana çıkmışsa bunda Türk Standardları Enstitüsünün (TSE) payı yadsınamaz. Oldukça stratejik bir misyonla kurulan HAK'a, ilk helal akreditasyon başvurusu yapıp ilk tescili alan kurumun TSE olması bizim için sevindirici olmasının yanında bir gurur kaynağı. HAK'ın kuruluşuyla helal belgeli ürün ve hizmet ticaretinde çok önemli bir adım attık. Türkiye olarak küresel helal pazarında daha fazla sesimizi duyurmayı, bu alandaki boşluğu doldurmayı ve kural koyucu olmayı hedefliyoruz. '

'Ülkemiz gelişmiş bir kalite altyapısına sahiptir'

Pekcan, bugünün dünyasında standartları oluşturmanın bazen ürünün üretimi kadar önemli olduğunu ifade ederek, şu değerlendirmede bulundu:

'Standartları belirlemek veya belirlenmiş standartlara göre üretim yapabilmek için kalite altyapısı gelişmiş bir ülke olmanız gerekmektedir. Ülkemiz, özellikle Avrupa Birliği ile tesis etmiş olduğu Gümrük Birliği ve dünyaya açık ekonomisiyle gelişmiş bir kalite altyapısına sahiptir. Bu kalite tecrübesi ve teknik altyapısına dayanarak Türkiye, Müslüman dünyasında SMIIC standartları uyarınca akreditasyon yapabilen ilk ülke olmuştur.'

HAK'ın, Türkiye'nin uluslararası ticaret diplomasisi içerisinde yumuşak güç unsuru olacağını belirten Pekcan, helal standartlarının sadece gıdada değil, kozmetikten, turizme birçok alanda uygulandığını hatırlattı.

Helal kavramının teknik anlamda ürün güvenliği, hijyen ve sağlık gibi parametreler itibarıyla bir kalite markası anlamına geldiğini de kaydeden Pekcan, söz konusu kavramın lojistikten üretim süreçlerine, arz zincirinin pek çok alanını etkileyebildiğinin altını çizdi.

Pekcan, 'HAK'ın helal akreditasyon alanında sağlayacağı hizmetler, Türk girişimcilerin kalite altyapısının daha da gelişmesine ve onların daha rekabetçi iş modellerine geçiş yapmalarına imkan sağlayacak.' dedi.

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank da, burada yaptığı konuşmada, uluslararası standardizasyonun tüm ülkelerin gündemindeki öncelikli konulardan biri olduğunu belirterek, gelişmiş ülkelerin bu alanda aktif faaliyette bulunduklarını bildirdi.

Küresel rekabette standartların önemine değinen Varank, 'Ülkemizin küresel piyasalarda gücünü arttırmak için standart belirleme süreçlerine aktif katılımını çok önemsiyoruz. Bu bağlamda Türk Standardları Enstitüsü (TSE), rekabet gücümüzü artırmak, ticareti kolaylaştırmak, standartların belirlenmesinde ve diğer uygunluk hizmetlerinde yönlendirici olmak amacıyla faaliyetlerini sürdürüyor.' diye konuştu.

Varank, sanayicilere verdikleri 50 bini aşkın belgeyle kaliteli ve güvenli üretimi teminat altına aldıklarını vurgulayarak, sayısı 125'e ulaşan uluslararası anlaşmalarla ihracatçıların işini kolaylaştırdıklarını dile getirdi.

'Uluslararası standardizasyon süreçlerine daha aktif katılacağız'

Varank, akredite belgelerle ihracatta üreticilerin önünü açtıklarına dikkati çekerek, bunların Türk Akreditasyon Kurumunun çalışmalarıyla dünyada da kabul gördüğünü söyledi.

Gelecek dönemde TSE ile Türkiye'yi standartları belirleyen ülkelerden biri yapacaklarını ifade eden Varank, 'Bu kapsamda sanayicimizin yer aldığı komiteler kurarak, teknoloji standartları ağırlıklı olmak üzere uluslararası standardizasyon süreçlerine daha aktif katılım sağlayacağız.' değerlendirmesinde bulundu.

Varank, helal tüketimin gıda, kozmetik, ambalaj, tekstil, finans, turizm ve lojistik gibi birçok alanı kapsadığını anlatarak, helal ürünler konusundaki farkındalığın ve bu ürünlere olan gereksinimin dünya çapında giderek artığını dile getirdi.

Bugün küresel gıda sektörünün yüzde 20'sini helal ürünlerin oluşturduğuna işaret eden Varank, 2024'e kadar dünya genelinde helal gıda pazarının 3 trilyon dolara ulaşmasının beklendiğini bildirdi.

Varank, Türkiye pazarının şu an 15 milyar dolar olduğunun altını çizerek şöyle devam etti:

'Sektör temsilcileri bu pazarın her sene yüzde 100 büyüdüğünü söylüyor. Bu noktada işin belgelendirme kısmı öne çıkıyor. Küresel çapta helal belgelendirme üzerine faaliyetlerini sürdüren 400'ün üzerinde kuruluş var. Bu dağınık yapı ve ortak standartların olmayışı son kullanıcılarla üreticiler arasında güven sorunu oluşturuyor. İslam Ülkeleri Standardlar ve Metroloji Enstitüsünün (SMIIC) kurulma amacı bu boşluğu gidermek içindi.'

'TSE aracılığıyla bugüne kadar 487 helal belge verdik'

Bakan Varank, TSE'nin yurt içinde ve yurt dışında SMIIC standartlarına göre belgelendirme faaliyetlerini sürdürdüğünü belirterek, 'TSE aracılığıyla bugüne kadar 487 helal belge verdik. Bugün alacağımız Helal Akreditasyon Sertifikası'yla bu sayının daha da artmasını bekliyoruz.' dedi.

TSE'nin İslam ülkeleri içinde SMIIC standartlarına göre dünyada ilk akreditasyon belgesini alan kuruluş olacağına dikkati çeken Varank, bunun Helal Akreditasyon Kurumunun (HAK) İslam ülkelerinde vereceği hizmetler açısından ve akredite olan enstitünün etkinliği açısından son derece önemli olduğunu dile getirdi.

HAK dünyada helal ticareti kolaylaştıracak

Mustafa Varank, Helal Akreditasyon Kurumunun yapacağı karşılıklı tanıma anlaşmalarıyla firmaların farklı kuruluşlardan belge alma zorunluluğunun ortadan kalkacağını belirterek, şunları kaydetti:

'Bir örnek vermemiz gerekirse, diyelim ki HAK'ın Endonezya'daki muadiliyle yapacağı anlaşma sayesinde, TSE'nin helal olarak belgelendirdiği bir ürün, ilave prosedür gerektirmeden Endonezya pazarına rahatlıkla girebilecek. Bu sayede de İslam ülkeleri arasındaki ticaret kolaylaşacak. Attığımız bu adımla, helal akreditasyonda dağınıklığı gidermek ve standartları belirleme konusunda dünyada lider olmak istiyoruz.' AA