Hastalığın bulaşma riskinin en aza indirilebilmesi için maske-mesafe-hijyen kuralı başta olmak üzere kapalı alanlarda kalabalık içinde bulunulmasından kaçınılması, ortama sürekli temiz hava girişinin sağlanması gerekiyor.

Kapalı mekanda yüksek sesle konuşulmaması, şarkı söylenmemesi, konuşmaların düşük ses tonu seviyesinde yapılması ise virüsün bulaşma riskini önemli ölçüde azaltıyor.

Ailede enfekte bir kişi olmadığı sürece kapalı mekanda gün içinde odanın 4 saatte bir havalandırılması koşuluyla maske takmadan, mesafe kuralı gözetilerek oturulması, evde aile dışından başka kişilerin olması halinde ise vakit geçirilen süre boyunca bir pencerenin açık kalması sağlanarak temiz hava girişine imkan verilmesi öneriliyor.

'İç mekanlarda kalabalık azaltılmalı'

Gazi Üniversitesi (GÜ) Tıp Fakültesi Dekanı ve Sağlık Bakanlığı Toplum Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, koronavirüsün hasta bireylerin öksürme ve aksırmalarıyla ortama saçılan damlacıkların bir başkası tarafından solunması yoluyla bulaştığını söyledi.

Hastaların solunum parçacıklarının bulaştığı yüzeylere temas sonrası da bir kişinin ellerini yıkamadan yüz, göz, burun veya ağzına götürmesiyle bulaşmanın söz konusu olabildiğini anlatan İlhan, damlacık yoluyla bulaşmada, öksürme ya da hapşırma sonucu etrafa saçılan mukus ya da tükürük damlalarının bir başkasının göz, burun ya da ağzından girebildiğini hatırlattı.

İlhan, havadan bulaşmada ufak partiküllerin havada daha uzun süre asılı kaldığını, daha uzağa ulaşabildiğini ve bu şekilde bir başkası tarafından solunarak alınabildiğini aktardı.

Hastalıktan korunmada maske-mesafe-hijyen kuralına tam uyum gösterilmesinin büyük önem taşıdığını dile getiren İlhan, havaların soğumasıyla kapalı mekanlarda uzun süre vakit geçirilmesinin bulaş riskini yükselten önemli faktörler arasında yer aldığının altını çizdi.

İlhan, 'Her zaman ifade ettiğimiz maske-mesafe-hijyene dikkat edilmesi kuralına kış mevsiminin gelmesiyle birlikte kapalı alanlarda daha çok bulunulduğundan temiz havanın sağlanması ve kalabalıktan kaçınılması da eklenmeli.' diye konuştu.

Bulunulan ortamdaki kişi sayısının artmasının virüsün bulaşma riskini o derece yükselttiğini vurgulayan İlhan, şöyle konuştu:

'İçeri temiz hava ile havalandırılmadığı sürece mekan içindeki virüs yükü artmaktadır. İspanya'da bir çalışma yapıldı. Araştırmaya göre; iç mekanda bulunan 6 kişiden birinin koronavirüs olması ve ortamdakilerin maskesiz bulunması halinde 4 saat sonra bu kişilerin tamamının koronavirüse yakalanma ihtimali yüzde 100'e yakın. Aynı çalışmaya göre, içeride Kovid-19 bulunan kişi de dahil herkes maskeli olduğunda ve içerde temiz hava bulunuyorsa koronavirüs bulaşma ihtimali çok daha düşük.

Çalışmanın bize net ifade ettiği şey, içeride bulunulduğunda mümkün olduğunca kalabalığın azaltılması ve mutlaka mekan içindekiler aynı aileden bile olsa temiz havanın içeriye girmesine müsaade edilmesidir. Unutulmaması gereken bir konu da iç mekanda zaman geçirilirken mutlaka maske takılmasının gerekliliğidir.'

'Kapalı mekanda yüksek sesle konuşma, şarkı söyleme riski 50 kat artırıyor'

Prof. Dr. İlhan, iç mekanlarda yüksek sesle konuşulmasının da önemli bir risk faktörü olduğuna dikkati çekerek, 'Kapalı mekan içinde yüksek sesle konuşmama, bağırmama, şarkı söylememe gibi durumlar da eklendiğinde bulaşma riski çok daha az olacaktır. Kapalı mekanda yüksek sesle konuşma, şarkı söyleme riski 50 kata kadar artırıyor.' dedi.

Bu nedenle birden fazla kişinin kapalı ortamda bulunduğunda maske takması ve düşük ses tonuyla konuşmaya özen göstermesi gerektiğine işaret eden İlhan, müzikli mekanların, lokantaların da bu kurala uyması gerektiğine değindi.

Mustafa Necmi İlhan, son yayımlanan İçişleri Bakanlığı genelgesine göre, bu tür işletmelerin de aralarında bulunduğu mekanların saat 22.00'den sonra hizmet veremeyeceğini anımsatarak, 'Bu da koronavirüs ile iyi bir mücadele yöntemidir.' değerlendirmesinde bulundu.

'Misafir olduğu sürece sürekli temiz hava girişi sağlanmalı'

Prof. Dr. İlhan, herkesin sağlıklı olması koşuluyla en az 4-5 kişilik bir ailenin daha ortamda bulunabileceğini, ancak bu süreçte zorunlu olmadıkça misafirlikten kaçınılması gerektiğini söyledi.

Ev ziyaretilerinden kaynaklanan bulaşma riskinin yüksek olduğunun altını çizen Prof. Dr. İlhan, sözlerine şöyle devam etti:

'Ortalama 120 metrekarelik bir evde iki ayrı 5'er kişilik ailenin aynı ortamda bulunması risk açısından tam üst sınırdır. Bir araya gelme zorunluluğu olması halinde mümkün olduğunca yan yana oturulmaktan kaçınılması, kişiler arasında 1,5 metre mesafe bırakılması, ortamda temiz hava olması, tütün ve benzeri ürünler kullanılmaması, maske takılması gerekiyor. Eğer kimsede koronavirüs olmadığı biliniyorsa aynı aileden kişilerin evde maske takmasına gerek yok ancak olabildiğince yakın oturmaktan kaçınılmalı.

Mekanda sadece çekirdek ailenin olduğu kapalı mekanlarda mutfak ya da oturulan pencerelerden birinin açık kalması doğru bir yaklaşım olacaktır. Havalar soğuk olduğunda ortam yatmadan önce havalandırılmalı. Başka aileden kişilerin aynı kapalı mekanda olması halinde ise bir cam mutlaka açık kalmalı. Misafir olduğu sürece sürekli temiz hava girişi sağlanmalı. İster çekirdek isterse farklı aileden kişilerin bir arada bulunduğu ortamlarda gün içinde her 4 saatte bir olmak koşuluyla ortam mutlaka temiz hava ile havalandırılmalı.'