İLKHA/ Danıştay 8'inci Dairesi, ilköğretim okullarında uygulanan 'Öğrenci Andı'nı kaldıran yönetmelik hükmünü iptal etti. İptal edilen hükmün ardından tepkiler çığ gibi gelmeye devam ediyor.
Söz konusu karara tepki gösteren Şanlıurfa Barosu Başkanlığı, yazılı bir açıklamada bulunarak, toplumdaki farklı inançların tek tipleştirilmeye çalışılması toplumsal barışa hizmet etmediğini ifade edilerek, Danıştay'ın aldığı bu kararın yanlış olduğu belirtildi.
Danıştay'ın aldığı bu kararın eleştiriye açık, zayıf ve sakat bir karar olduğunu ifade edilen açıklamada, 'Danıştay 8.Dairesi, '8 Ekim 2013 tarihli Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1'inci Maddesiyle yürürlükten kaldırılan 'öğrenci Andı' ile ilgili olarak vermiş olduğu kararla hukukun temel ilkelerini esas ve usul bakımından görmezden gelerek keyfilik kokan bir gerekçeyle iptal kararı vermiştir. Bu yönüyle de Danıştay 8. Dairesince hukuksal mantık açısından eleştiriye açık zayıf ve sakat bir karar verilmiştir. Kararın gerekçesi incelendiğinde Dairenin, gerekçe oluşturmak için oldukça gayret! Gösterdiği anlaşılmaktadır. Kararda, idarenin bir eylem veya işleminin 'öğrenci andının kaldırılması, ancak bu değişikliği hukuka uygun kılacak olan bir bilimsel gerekçeye dayanması halinde olanaklıdır. Aksi tutum, idarenin sahip olduğu düzenleme yetkisini ve takdir hakkını hukuka uygun kullanmadığı anlamına gelecektir.' Şeklinde belirtilmesi ideolojik tutum içinde karar verildiğini düşündürten en hafif deyimle talihsiz bir durum yaratmıştır.' denildi.

'Farklı inançların tek tipleştirilmeye çalışılması toplumsal barışa hizmet etmemektedir'
Toplumdaki farklı inançların tek tipleştirilmeye çalışılması toplumsal barışa hizmet etmediğini belirtilen açıklamada, 'Şanlıurfa Barosu olarak hukuksal eleştiri sınırları içinde kalarak, kararın bu zorlama gerekçeyle tehlikeli bir yargı mühendisliğine kapı araladığına da dikkat çekmek istiyoruz. Yargı mühendisliğinin bile altından kolay kalkamayacağı 'bir bilimsel gerekçeye dayanması' kıstası bundan sonra idare ve hatta aynı mantıkla hakimlerin laboratuvardan çıkmadan bilimsel gerekçeleri bulmasını gerektirir. Sivil ve siyasi hayatı daraltan bürokratik merkezlerin vesayetine kapı aralayan iş bu karardan temyiz incelemesini yapacak olan İdari Dava Daireleri Kurulu kararıyla dönüleceğini umut ediyoruz. Yargıda Anayasa ve yasaları yorumlama açısından zihinsel perspektif sorunu olduğunu düşündürten böyle bir kararın verilmesi yüksek yargıya generaller tarafından verilen 28 Şubat brifinglerinin etkisinin süregeldiğinin işareti olarak görülmelidir. Yargı kararlarıyla toplumdaki farklı renkler, diller ve inanışların tek tipleştirilmeye çalışılması toplumsal barışa hizmet etmemektedir.' ifadelerine yer verildi.